Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Seçme Yazılar / Tevekküle Dair Mükemmel Bir Örnek

Tevekküle Dair Mükemmel Bir Örnek

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

TEVEKKÜLE DAİR MÜKEMMEL BİR ÖRNEK

Prof. Dr. Soner DUMAN

Hz. Musa’nın hayatına ilişkin şu mesele daha önce hiç dikkatinizi çekti mi?

Kur’an’da geçmiş peygamberler içinde kendisinden en çok söz edilen peygamber Hz. Musa’dır. Onun hayatının anlatıldığı her bir kıssada diğerlerinde yer almayan farklı bir bilgi verilir.

Şimdi size anlatacağım bölümde, tevekkül ve tedbir ilişkisini mükemmel bir şekilde ortaya koyan ifadeler yer alıyor.

Önce kısa bir giriş yapalım:

Rivayetlere göre Firavun, rüyasında İsrailoğullarından o yıl doğacak bir erkek çocuğunun kendisini tahtından edeceğini görür. Bunun üzerine o yıl doğan bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emreder. Hz. Musa’nın annesi ise çocuğunu korumak için gizlice doğum yapar. Ancak çocuğu nasıl koruyacak?

İşte bu kısmı âyet bize şöyle haber veriyor:

“Musa’nın anasına: Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız, diye bildirdik.” (Kasas 7).

Rabbimiz, peygamberler dışındaki insanlara da bir tür ilham yoluyla bilgiler verebilir. Hz. Musa’nın annesi peygamber olmadığı halde Allah onun gönlüne böyle bir bildirimde bulundu. Burada Rabbimiz açık bir biçimde çocuğu annesine geri vereceğini ve peygamber yapacağını bildirdi.

Peki böyle bir bilgi kendisine ilham edilmiş olan Hz. Musa’nın annesi ne yaptı? “Nasıl olsa Rabbim bana bunu vaat etti, öyleyse bebeğimi bir sepete koyup nehre bırakırım, gerisine karışmam, nasıl olsa garantim var. Saldım nehire, Mevlam kayıra” mı dedi?

Tabi ki hayır! Peki ne yaptı? Âyetten takip edelim:

Annesi Musa’nın ablasına: Onun izini takip et, dedi. O da, onlar farkına varmadan uzaktan kardeşini gözetledi. (Kasas 11)

Görüyor musunuz? Sepeti nehre bıraktıktan sonra nereye gideceğini takip etmek üzere derhal Musa’nın ablasını gönderiyor. Ablası da kardeşinin bulunduğu sepeti uzaktan takip ediyor.

Peki sadece takip etmekle mi kalıyor? Sepetin Firavun’un sarayındaki bahçeye gittiğini görüyor. Sonra bebeğin saraydaki hiçbir kadından süt emmediğini öğrenince derhal bir yolunu bulup onlarla konuşuyor.

Âyetten takip edelim:

“Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) onun süt analarını kabulüne (emmesine) müsaade etmedik. Bunun üzerine ablası: Size, onun bakımını namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi? dedi.” (Kasas 12)

Sonunda ne oluyor peki? Bir sonraki âyet bunu haber veriyor:

“Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah’ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.” (Kasas 13).

Tevekkül ve tedbir dengesini görüyor musunuz?

1. Allah, Hz. Musa’nın annesine onu geri vereceğini vaad ettiği halde Hz. Musa’nın annesi bu vaadin gerçekleşebilmesi için kendi imkânları dahilinde yapabileceklerini yapıyor. Derhal bebeğini takip etmesi için kızını (Hz. Musa’nın ablasını) görevlendiriyor.

2. Sonra sıra Hz. Musa’nın ablasında. O da bebeği takip edip saraydaki durumları öğrenince elindeki bütün imkânları zorlayarak ne yapıp edip bebeğin kendi öz annesi tarafından emzirilmesi için gayret gösteriyor, teklifte bulunuyor.

3. Ve sonuçta Allah, vaad ettiği şekilde Hz. Musa’yı annesine geri veriyor. Allah’ın sözü yerini buluyor.

Her çağdaki müminlerin bu olaydan ibret alması gerekir. Bizler çoğu zaman tevekkül dediğimizde üzerimize düşenleri gereği gibi yapmıyoruz. Yapmayınca da sonuç istediğimiz gibi olmuyor. Oysa peygamberler ve onların mümin yakınları, Allah tarafından kendilerine açık vaatlerde bulunulduğu halde kendi üzerlerine düşeni asla terk etmiyorlar, aksatmıyorlar. Allah da onlara hayırlı ve güzel sonuç veriyor.

Rabbimiz tevekkülü hakkıyla anlamayı nasip eylesin. Tevekkülün en önemli parçasının tedbir olduğunu unutmamayı, tedbir almakla birlikte tedbirimize değil Rabbimize güvenip dayanmayı bizlere nasip eylesin.

(Soner Duman/5.Safer.1445/22.Ağustos.2023/Salı)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Mehmed Feyzi Efendi’nin Dilinden Risâle-i Nur ve Bediüzzaman Hazretleri

1950 öncesi, Mehmed Feyzi Efendi'nin, “Asa-yı Musa” mecmuası için hazırladığı lügatçeye önsöz olmak üzere yazdığı, …

Kapat