Ana Sayfa / Yazarlar / Tolstoy’un ve Rusların Müslüman Olma Çabası / Vehbi KARA

Tolstoy’un ve Rusların Müslüman Olma Çabası / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Dünyanın yetiştirdiği en önemli yazar ve düşünce adamlarından bir tanesi olan Tolstoy, bundan 105 yıl önce şunu söylüyordu: “Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Pravoslav (Hristiyan)  ve her insan, şüphe etmeden Muhammediliği; tek Allah’ı ve onun peygamberini kabul ederdi” demektedir.  İslam’a duyduğu hayranlığın bir ifadesi olarak İslam Peygamberinin (asm) hadislerini derleyip kendi imzası ile basmıştı.

Bu ifadeler ve mevcut kitap Tolstoy’un Müslüman olduğunun bir göstergesidir. Bu konuda Çarlık rejiminin baskıları ve sonrasındaki Sovyet rejiminin dinsizlik politikası, Müslümanlıkla ilgili gerçekleri örtmüştür. Bu nedenle kesin bir cevap vermek zordur. Lakin özellikle ömrünün son döneminde yaşadığı olaylar Müslüman olduğu kanaatini güçlendirmektedir.

Çarlık Rusya’sında İslam hadislerini yazıp basmak başlı başına büyük bir olaydır. Aynı zamanda çok da tehlikelidir. Buna rağmen bir annenin çocuklarının İslam’ı seçmesi konusunda kendisinden yardım istemesine karşılık şu cevabı vermekten çekinmemiştir: 

“Yelena Yefimonova’ya

Sizin oğullarınızın Tatar [Türk] halkının bilgilenmesine yardım etme arzusunu takdir etmemek mümkün değildir. Böyle olduğu halde Muhammed’in (asm) dinini kabul etmenin ne derece gerekli olduğu da aşikârdır. Size demem gerekir ki: hükümete bilgi vermeden hareket etmelisiniz. Çünkü insanın hangi dine mensup olması hakkında hükümete itiraf etmesi gerekli değildir. Kendi toplumuna ise bunu söylemesi gereklidir doğaldır. Buna evlatlarınız kendi karar vermelidir.
Müslümanlığın Hristiyanlık karşısındaki üstünlüğüne ve özellikle sizin evlatlarınızın hizmet ettikleri maksadın alicenaplığına gelince, bu konuya bütün kalbimle katılıyorum. Hristiyan ideali ve öğretisini, onun hakiki manasında her şeyden üstün tutan bir insan için bunu söylemek ne kadar garip olsa da demeliyim ki, Müslümanlığın Kilise Hristiyanlığından kıyas kabul etmez derecede üstün durması bende şüphe doğurmuyor. Eğer ki bir tercih hakkı tanınsa her bir akıllı adam İslam dinini şüphesiz üstün tutar. Çünkü üç tanrılı anlaşılmaz bir ilahiyat, günah çıkarma merasimleri, İsa’nın annesine yalvarış, resim ve mukaddeslere hesapsız bir şekilde ibadet bunu gerektiriyor. Başka türlü olamaz…
Eğer benim düşüncelerim hiç olmasa bir şeye yarasa, siz ve oğullarınız kendi faaliyetleri hakkındaki kararlarını bana bildirseler çok memnun olurum. Lev Tolstoy”
Bu mektubun aslı 1978 yılında Moskova’da açılan Lev Tolstoy müzesinde olup halen sergilenmektedir. Üslup ve metin Tolstoy’un Müslüman olması hakkında  ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Bununla birlikte mektup etkisini göstermiş Tiflis’teki Zagavgaziya Ruhani İdaresi, General İbrahim Ağa Vekilov’un evlatlarını Müslümanlığa kabul etmiş ve resmi bir senet vermiştir. Boris, Faris olmuş, Qleb ise Galip ismiyle değiştirilmiştir.

Bununla birlikte Bolşevik Devriminden sonra kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde (SSCB) ilk yıllarda insanlara “ateist” kimliği zorla kabul ettirilmiş bu kimliği kabul etmeyen insanlar 1938 yılında “Repressiya Kurbanları” olarak idam edilmişlerdir. Nitekim yukarıdaki mektup Azerbaycan’da yayınlanmak istenmiş Bakü sansür Kurulu, buna müsaade etmemiştir. Sebep ise Tolstoy gibi dahi ve yazarın İslam dini ve Hz. Muhammed (asm) hakkındaki olumlu fikirler dile getirmesidir. Fakat Moskova’dan “yayınlanabilir” cevabı gelmesiyle birlikte Azerbaycan basınında neşredilir ve büyük ses getirir.
Daha sonra Rusya’da Valeriya Porohova isimli bir kadın İslam dinini öğrenmiş ve Müslüman olmuştu. Kuran-ı Kerim’i Rusçaya tercüme eden bu hanım cesaretle Tolstoy ve İslam konusunu medyada ciddi bir şekilde ele alarak halkı aydınlatmaya çalışmıştır. Porohova Tolstoy’un ömrünün son zamanlarında İslam’ı kabul ettiğini ve bir Müslüman olarak toprağa verilmeyi vasiyet ettiğini Sovyet medyasında dile getirmiştir. Porohova’ya göre Tolstoy 1910 yılında İslami kurallara göre defnedilmişti. Mezarında Hristiyan sembolü olan Haç işaretinin bulunmamasını da bunun en büyük delili olarak saymıştır.
Lev Nikolayeviç Tolstoy’u ilahi kuvvetlere sahip birisi olarak seven Rus halkının İslam’a güçlü bir akım başlatmasından korkan Çarlık, Komünist ve şimdiki yönetim Tolstoy’un İslamiyet’i kabul etmesinin duyulmasından çok korkmaktadır. Bu yüzden Tolstoy’un kendi ismi ile yayınladığı kitabını ve dahi birçok mektubunu gizlemeye çalıştılar. Fakat gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Artık bu gerçek gizlenemeyecek kadar açıktır ve daha nice deliller her gün ortaya dökülmektedir.

Bütün bu gelişmelerin farkında olan bir İslam âliminin bundan yaklaşık 105 yıl önce Tiflis’te Rus Polisine ve Şam’da irad ettiği hutbede söylediği gerçekleri şimdi bizler daha yeni anlamaktayız. Rusya’nın Müslüman olacağına dair şu müjdeli tespitleri yapılırken bakın neler söylenmiş:

“İki dehşetli Harb-i Umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez… Hem Asr-ı Saadetten şimdiye kadar hiçbir tarih bize göstermiyor ki, bir Müslümanın muhakeme-i akliye ile ve delil-i yakinî ile ve İslamiyet’e tercih etmekle, eski ve yeni ayrı bir dine girdiğini tarih göstermiyor. Avâmın delilsiz, taklidî bir surette başka dine girmesinin bu meselede ehemmiyeti yok. Dinsiz olmak da başka meseledir. Halbuki bütün dinlerin etbâları (tabi olanları) ise; hatta en ziyade dinine taassup gösteren İngilizlerin ve eski Rusların, muhakeme-i akliye ile İslamiyet’e dâhil olduklarını ve günden güne, bazı zaman takım takım, kat’î bürhan (açık delil)  ile İslamiyet’e girdiklerini tarihler bize bildiriyorlar.

İşte, bu mezkûr dâvâya bir delil şudur ki: İki dehşetli harb-i umumînin ve şiddetli bir istibdad-ı mutlakın (baskı rejiminin) zuhuruyla beraber, bu dâvâya kırk beş sene sonra şimalin İsveç, Norveç, Finlandiya gibi küçük devletleri Kur’ân’ı mekteplerinde ders vermek ve kabul etmek ve komünistliğe, dinsizliğe karşı set olmak için kabul etmeleri; ve İngilizin mühim hatiplerinin bir kısmı Kur’ân’ı İngilize kabul ettirmeye taraftar çıkmaları; ve küre-i arzın şimdiki en büyük devleti Amerika’nın bütün kuvvetiyle din hakikatlerine taraftar çıkması ve İslâmiyetle Asya ve Afrika’nın saadet ve sükûnet ve musalâha bulacağına karar vermesi ve yeni doğan İslâm devletlerini okşaması ve teşvik etmesi ve onlarla ittifaka çalışması, kırk beş sene evvel olan bu müddeayı ispat ediyor, kuvvetli bir şahit olur”

Rusya’nın eninde sonunda İslam’a teslim olacağı artık apaçık görülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışını yaptığı Moskova Camii bunun en güzel delilidir. Bayram namazında Müslümanların bu büyük camiye sığmayıp sokakları doldurması ise unutulamaz.
Bir millet mutlak anlamda dinsiz yaşayamaz. Öyle ise Rusya komünist rejimden sonra dinsiz kalamaz ve bunu uzun bir süre devam ettiremez. Tekrar dönüp akıl ve mantık çizgisinden çıkmış olan Hristiyanlığı da kabul etmez. Öyle ise yapacağı tek şey var, oda akıl ve mantık çizgisinde olan İslam dinine teslim olmaktır.

Bugün İslam Rusya’da çok hızlı bir şekilde ilerleyip yayılıyor. Sadece Moskova’da 2 milyon Müslüman’ın yaşadığından bahsedilmektedir. Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte çok yakın bir zamanda açtığı Moskova’daki Merkez Camii, önemli bir delildir.

Bütün Rusya’nın bir anda İslam’a girmesi elbette beklenmemelidir. Lakin bu bir süreçtir, eninde sonunda Rusya, İslam’a teslim olacaktır. Bugün Avrupa ve bir çok kıtada din değil, batıl dinler terke uğramaktadır. Yani Hristiyanlık ve pagan dinler kabuk değiştirerek hızla tevhide doğru akmaktadır, vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar
    Mustafa Çıkrık

    Eyvallah Vehbi abicim. Ellerinize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş. Rabbim hizmetlerinizi daim ve kaim eylesin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
“Üs­tad’ın sö­zü­nü din­le­me­yin­ce…”

SA­LİH GÜN­DÜZ (1914 – 1992) DE­MİR­Cİ SA­LİH Ağa­bey, 1914 doğumlu olup, Eğir­dir­li­dir. Bar­la’nın  ilk Nur …

Kapat