Ana Sayfa / Yazarlar / Türk Edebiyatında Deneme

Türk Edebiyatında Deneme

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İki baskı yapmış Türk Edebiyatında Deneme kitabımı, öğrenciye okutmaya çabaladım. Iğdır üniversitesinde ne kadar zorlandığımı anlatamam. İlim hevesi, öğrenme hevesi diye bir şey yok, eğer hocalar bu garip öğrencileri politize etmeseler, eğitim olabilir ama, hocalar çiftlik idare eder gibi bütün inekleri biz sağacağız derse orada ilim olmaz. İlim satış ofisi, Diyarbakır’da da böyleydi, Isparta’da Iğdır’da farketmez. Bütün ideolojik grupların felsefesi suya sabuna dokunma, bütün dert para da, “para mabud bankalar mabed” demiş A. Hamid ta yüz yıl önce. Böyle giderse bu ülkenin sonu iyi değil, Diyarbakır, Isparta, Iğdır, gördüğüm kehanet değil, çünkü bu kadar endişesiz bir toplum ve akademik kalabalık, hamiyeti diniye yok milliyesi hiç yok, Bediüzzaman “Kabili iltiyam olmayacak bir inşikak çıkacak” diyor, çok doğru bir tesbit, şer istediği gibi toplumu örgütlüyor, yurtlar, okullar, sinsi toplantılar, bunun karşısında hakkın sesi yok. İyi kötü bir cemaat bloku vardı onlar da eline geçen balta salladı, müphem bir toplum, idealsiz bir gelecek bakalım ne olacak?

Bu kitaptan gayemiz, bir normal entelektüel için, öyle ya bu topraklarda yaşayan insanların bu toprakların kültürel, dini, sanata dönük değerlerini şöyle kuşbakışı da olsa bilmektir. Kitapta seçilen denemeler, bizim yaşadığımız toplumun öteden beri yerleşmiş kişileri kültürel temaları ve bahisleridir. Otuz yedi denemenin yer aldığı kitaptaki bütün denemeleri ülkenin en uzman denemecileri kaleme almıştır. 

Kitapta Mevlana, Şems, Yunus Emre, Cahit Sıtkı, Orhan veli Kanık, Ahmet Kutsi Tecer, Sait Faik, Tanpınar, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Hilmi Yavuz, Aşık Veysel gibi şahısların edebî ve kültürel hüviyetleri bir denemenin kaldırabileceği şekilde anlatılmış. 

Okumak bir sorun olarak alınmış sanat ve edebiyatın beyni olan bir fiil, sonra sanat-ı tahrir anlatılmış, yazma sanatı, Tahsin Yücel yeniden okumayı yazmış. Murat Belge çeşitli açılardan roman kişisini kaleme almış, Tanpınar’ın şiirinin öne çıkan temaları anlatılmış, Durmuş Saat, Bergson, İnci Enginün kütüphanelerin neden   lazım olduğunu, kitapların neye Lazım olduğunu anlatmış. 

Kültür sorunları ele alınmış, Cemil Meriç Kültür ve Emperyalizm’i anlatmış, Tanpınar İnsan ve Ötesi’ni yazmış, Attila İlhan Tanzimattan Beri Her Yenilik Bir Taklid’dir gibi bir konuyu irdelemiş, vehlhasıl otuz yedi deneme çok yönlü olarak bir öğrenciye hatta üniversite hocasına gerekli ön bilgileri bakmayı ve görmeyi örgütlüyor.

Kitabın ilk yirmi beş sahifesi Türk Edebiyatında Deneme başlıklı, özgün ve orijinal bir yazı. Daha sonra altmış deneme kitabı ve buna parelel kaynaklar kaydedilmiş, kitap orijinal hatta uluslar arası niteliklidir, çünkü bu tür bir deneme kitabı yazılmamıştır. Altmışa yakın denemeci ve deneme kitapları taranmış en mübrem konular ve bahisler kitaba alınmıştır.

Kitabın ilk denemesi Asaf Halet Çelebi gibi bir devin yazdığı “Mevlana’nın Edebi Hüviyeti” adını taşıyor Mevlana zamanının büyük bir âlimi olan  babası Bahaeddin Veled tarafından ihtimamla okutulmuş, hatta buna babasının dostları ve bildikeri de iştirak ettikleri için esasen fıtratında mevcut olan  dehası’nın da yardımıyla bilgisi ile beraber sanat kültürü de pek çabuk gelişmişti. Mevlana’da âlim %le beraber sanat ve kültür karakteri de vardı”. 

Asaf Halet ondaki karma sanatçı kişiliğini anlatır. “Ne de olsa onun evvelce almış olduğu  ilim terbiyesi ilk planda derhal göze çarpıyor, kendisi ile zuhur eden bu bedii ve yepyeni tasavvuf  cereyanında ilmi kifayeti derhal belli ediyordu. O tam bir mütefekkir sanatkardan başka bir şey değildi. Hayalinin genişliği ve zenginliği, hislerinin coşkunluğu, tabiat tasvirlerindeki inceliği, kudreti bilgisi ve samimiyeti onun bütün bariz vasıflarını teşkil ediyordu. Herşeyden evvel kendisinde tefekkürle hissin yüksek bir imtizacı farkediliyordu.”

Dilindeki harikalığı anlatır. “Şimsekler çaktıran bir dille  konuşmasını biliyor, düşüncesinde bazan Hint sanatını düşündüren grift ve harikulade bir bolluk ve şiddetle fışkıran mühteşem hayaller kaplıyordu. Esasen onikinci asırda Şark dünyasında mistik bir şiir büyük bir inkişafa nail olmuştu. Mevlana gibi derin ve  vecidli bir insanın elinde ise belki ben mütekâmil şeklini almış bulunuyordu.”

Şems ile tanışmasının ona kazandırdıklarını anlatır. “Kendini büsbütün şiir, musiki ve vecd dolu bir hayata kaptırması bundan sonra Tebrizli Şems ile tanışmasına müteakip olmuştu. Artık Mevlana yalnız hal (extase) içinde yaşayan  hakiki mistiklerden olmuş mutlak tefekkürü ancak kelime ve hayalin üstünde görüyor ve ona yükselmeğe çalışıyordu.” Tahsilinden bahseder. “Ben ne kadar müddet ilim tahsil ettim, ne kadar güçlükler çektim. Sebebi ne idi? Fazıl ve muhakkiklere ilmi bahisler arzetmek için” Bir başka dil ister Allah’tan “Ya Rabbi bu dilden başka bana ruhani bir dil ver. Birliğine ulaşmak için geçtiğim yollarda ayaklarıma bağ olan beşeri düşüncelerim gevşesin de  kendimden daha yükseklere erişeyim. Ezeli varlığının kudsi sıfatlarını söze ihtiyaç kalmadan gönlümün içinde söyleyeyim.”

Asaf Halet de onun bu isteğini yorumlar. “Şüphe yok ki bütün akli ve nakli ilimleri tahsil etmiş, uzun müddet müderrislik yapmış bir insan için tekrar kelime ve hayali aşarak baki olana erişmek istemek en büyük ve yüksek bir cehiddi. Bu hayaliyle onu bu şekilde hiçbir cehit sarfetmesine esasen imkan olmayan yarı umumi mutasavvıflarla bir saymaya imkan yoktur. Onun en bariz haldeki ümmileşme densisntruction iddiasında bile yine babasından ve diğer hocalarından aldığı kuvvetli tahsilin ve ince felsefi düşünce ve istidadının büyük rolü vardı. Zaten o tasavvufu ahlaki bir telkin vasıtası gibi kullanmak yani deruni ve ferdi hayatından cemiyete dönmek istediğini bunun için de tekrar kelimeler ve hayallere başvurmak zorunda kaldığını itiraf etmektedir”

Şiirlerini yorumlar Asaf Halet “Ruh ve eda bakımından yalnız samimi olmakla kalmayacak  kadar güzel hatta baş döndürücüdürler” Şiiri yüceltir. “Madem ki yüz asırda bir yetişen Attar gibi bir zat  şair olmuştur, o halde kendisi için de şiir söylemek şerefli bir şeydir”

“Sadi de dahil olduğu halde  fasih İran şairleri onun şiddetli hayranlığını duymuşlardı. Eflaki’nin  anlattığına göre Şiraz meliki Şemsüddin’in Sadi’ye yazdığı bir mektupta “Acaip manalar dolu bir gazel gönder kimin olursa olsun  ancak ruhumun gıdası olabilsin” diye reca etmesi üzerine Sadi Mevlana’nın yeni bir gazelini gönderiyor. “Sağdan soldan her nefeste aşk avazı yetişiyor. O halde bizim feleğin üstüne çıkıp seyretmek isteyişimiz kimin içindir.” diye başlayan bu gazeli tamamiyle yazdıktan sonra Anadolu’da zuhur eden bir zatın gizli nefhalalarındandır, bundan güzel bir söz söylenilmemiştir ve söylenilmeyecek. Ben bu büyük zatın ziyaretine Anadolu’ya giderek onun mübarek ayaklarının tozuna yüzümü sürmek istiyorum” diye yazmıştı. Hakikaten Sadi Miladi 1258’de Konya’ya kadar gidip Mevlana ile görüşmüştü. 

“Mevlana daima aynı kuvvetle hiç kimseye tamamiyle benzemesine imkan olmayan ve daima şahsiyetini dehasını muhafaza eden, bir dahi şair olarak kalacaktır.” İstanbul, Ocak 1955.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Ebced, Hevvez, Hutti ve Rastgelelik

Prof. Dr. Niyazi BEKİ Ebced hesabının menşei hakkında farklı rivâyetler vardır. İslâm öncesinde 22 harften …

Kapat