Übeyy b. Halef’in Öldükten Sonra Dirilmeyi İnkâr Ederek Peygamberimiz Aleyhisselam’la Tartışması
Kureyş müşriklerinden, içlerinde Übeyy b. Halef, Âs b. Vâil ve Velid b. Mugîre’nin de bulunduğu bir cemaat, öldükten sonra dirilmenin imkânsızlığını aralarında konuştular.
Übeyy b. Halef onlara:
“Muhammed’in ‘Hiç şüphesiz, Allah ölüleri diriltecektir1 dediğini görmüyor musunuz?” dedi ve sonra da:
“Lâtve Uzzâ’ya andolsun ki, onun yanına varıp tartışacak, kendisine galebe çalacağım!” dedi.[238]
Gerek Übeyy b. Halef ve gerek kardeşi Ümeyye b. Halef, Peygamberimiz (a.s.)ı yalanlamalarıyla en çok üzen azılı müşriklerdendi.[239]
Übeyy b. Halef eline aldığı[240] çürümüş bir kemikle Peygamberimiz (a.s.)in yanına geldi.[241]
“Ey Muhammed! Demek sen, çürüdükten sonra,[242] şu kemiği[243] İlâhının,[244] Allah’ın dirilteceğini söylüyorsun ha!?” dedi.[245]
Peygamberimiz (a.s.):
“Evet! Bunu ben söylüyorum!” buyurdu.
Übeyy b. Halef:
“Demek sen bunu çürüdükten sonra Allah’ın dirilteceğini sanıyor, mümkün görüyorsun ha!?” dedi.[246] Onu elinde ufaladı,[247] tozunu da Peygamberimiz (a.s.)a doğru[248] havaya[249] üfürdü![250]
“Ey Muhammed! Bunu, çürüdükten sonra, kim diriltecek?[251]
Biz, öldüğümüz ve şu çürümüş kemik olduğumuz zaman, iade mi olunacakmışız?!
Biz bunun gibi olunca, kimmiş diriltecek bizi?!” dedi.[252]
Peygamberimiz (a.s.):
“Evet![253] Allah seni de öldürecek![254] Onu da,[255] böyle olduktan sonra[256] seni de Allah diriltecek[257] sonra da, seni Cehenneme sokacaktır!” buyurdu.[258]
Bunun üzerine Yüce Allah tarafından indirilen âyetlerde şöyle buyuruldu:
“İnsan, kendini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi ki; o açıktan açığa aşırı bir mücadeleci, kavgacı kesilmektedir!
O, kendi yaratılışını unutarak, bize bir misal getirdi:
‘Bu çürümüş kemiklere kim can verebilir?!1 dedi.
De ki: ‘Onları, ilk defa yaratan, diriltecek!
O, her yaratmayı hakkıyla bilendir.
O, yemyeşil ağaçtan sizin için bir ateş çıkarandır.
İşte bakınız: Ateşi ondan çakıp alıyorsunuz.
Gökleri ve yeri yaratan, kendileri gibisini yaratmaya kâdir değil midir?
Elbette kádirdir!
O, bütün kâinatı yaratandır.
Herşeyi hakkıyla bilendir.
Onun emri, birşeyi dilediği zaman, ona ancak ‘Ol! demesinden ibarettir.
O da, oluverir!
Demek, herşeyin mülk ve tasarrufu kendi Elinde bulunan Allah’ın şanı ne kadar yücedir, münezzehtir!”[259]
Aynı konuda indirilmiş olan âyetlerden bazılarında da, şöyle buyurulmaktadır
“Dediler ki: ‘Biz bir sürü kemik, kırıntı ve döküntü (halinde bir toprak) olduğumuz vakit mi hakikaten yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?!1
De ki: ‘Gerek bir taş, gerek demir olunuz! Yahut, göğüslerinizde büyüyen herhangi bir halk olunuz! Muhakkak, diriltileceksiniz!’
‘Öyle ise, bizi kim (dirilterek) geri çevirebilecek?!’ diyeceklerdir.
Sen onlara de ki: ‘Sizi ilk defa yaratmış olan!’
O vakit sana başlarını sallayacaklar da (alay ederek):
‘Ne vakit o?!’ diyecekler.
De ki: Yakın olması umulur!’
(Allah’ın) sizi çağıracağı gün, hemen (kabirlerinizden kalkıp) O’nun emrine icabet edeceksiniz ve sanacaksınız ki (kabirlerinizde) pek az bir müddet kalmışsınız.”[260]
“Kaf! O çok şerefli Kur’ân’a andolsun ki: (İmandan nasibi olmayanlar, peygambere, peygamberin bildirdiklerine inanamazlar!)
Doğrusu, o kâfirler, kendilerine içlerinden âhiret azabıyla korkutucu (peygamber) geldi diye, şaştılar da: ‘Bu çok tuhaf Bir şey! Biz öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit mi (tekrar hayata dönecekmişiz?! Bu (ihtimalden) uzak bir dönüştür!’ dediler.
Toprak onlardan neleri (yiyip) eksiltir, bizce malûmdur!
Nezdimizde (herşeyi) hıfz (ve tesbit) eden bir Kitab vardır.”[261]
Risale-i Nur’da haşir ve âhiretle ilgili iki risale:
[238]Zemahşeri, Keşşaf, c. 3, s. 331, Ebussuud, Tefsir, c. 7, s. 180.
[239]Fahru’r-Râzî, Tefsir, c. 1, s. 1 37.
[240]Zemahşeri, c. 3, s. 331, Fahru’r-Râzî, c. 26, s. 107, Meseff, Medârik, c. 3, s. 14, Etau’l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 581, Ebussuud, c.7,s.180.
[241]İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 387, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 137, Taberî, Tefsir, c. 23, s. 30, Fahru’r-Râzî, c.26, s. 107, Kurtubi, Tefsir, c. 15, s. 58, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581, Hâzin, Tefsir, c. 4,s. 13, Beyzâvî, Tefsir, 2, s. 286, Suyûtî, Dürru’l-mensûr, c. 5, s. 270.
[242]İbn İshak, İbn Hişam , c. 1 , s. 387, Belâzurî, c. 1 , s. 1 37, Zemahşeri, c. 3, s. 331, Fahru’r-Râzî, c. 26, s. 107, Nesefi, c. 3,s. 14, Kurtubi, c. 15, s. 58, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581, Beyzâvî, c. 2, s. 286, Ebussuud, c. 7, s. 180, Suyûtî, c. 5, s. 270.
[243]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Belâzurî, c. 1, s. 137, Zemahşeri, c. 3, s. 331, s. 581, Beyzâvî, c. 2, s. 286, Ebussuud,c. 7, s. 180, Suyûtî, c. 5, s. 270.
[244]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Belâzurî, c. 1, s. 137, Fahru’r-Râzî, c. 26, s. 1 07, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581 .
[245]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1,s.387, Fahru’r-Râzî, c. 26, s. 107, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581.
[246]Zemahşeri, c. 3, s. 331, Nesefi, c. 3, s. 14, Kurtubi, c. 15, s. 58, Hâzin, c. 4, s. 13. Beyzâvî, c. 2, s. 286 E bussuud, c. 7,s. 180.
[247]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Belâzurî, c. 1, s. 137, Taberî, Tefsir, c. 23, s. 30, Zemahşeri, c. 3, s. 331, Nesefi, c. 3,s. 14, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581, Hâzin, c. 4, s. 13, Beyzâvî, c. 2, s. 286, Ebussuud, c. 7, s. 180, Suyûtî, c. 5, s. 270.
[248]İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 387.
[249]Ebu’l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 581.
[250]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 137, Taberî, Tefsir, c. 23, s. 30, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581 ,Suyûtî, Dürru’l-mensur, c. 5, s. 270.
[251]Taberî, Tefsir, c. 23, s. 30, Suyûtî, c. 5, s. 270.
[252]Suyûtî, D ürru’l-mensûr, c. 5, s. 270.
[253]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Taberî, c. 23, s. 31, Vahidi, E sbâbü’n-nüzûl, s. 246, Zemahşerî, Keşşaf, c. 3, s. 331 ,Kurtubi, Tefsir, c. 15, s. 58, Nesefi, Medârik, c. 3, s. 14, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581.
[254]Taberî, c. 23, s. 31, Vahidi, Esbâbü’n-nüzûl, s. 248, E bu’l-Fidâ, c. 3, s. 581.
[255]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Taberî, c. 23, s. 31 .
[256]İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 387.
[257]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Taberî, c. 23, s. 31 , Vahidi, Esbâbü’n-nüzûl, s. 246, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581 .
[258]İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Taberî, c. 23, s. 31, Vahidi, Esbâbü’n-nüzûl, s. 246, Zemahşeri, c. 3, s. 331, Fahru’r-Râzî, Tefsir, c. 26, s. 107, Kurtubi, c. 15, s. 58, Nesefi, c. 4, s. 1 4, Hâzin, Tefsir, c. 4, s. 13, Beyzâvî, Tefsir, c. 2, s. 286, Ebussuud,Tefsir, c. 7, s. 180.
[259]Yasin: 36/77-83.
[260]İsrâ: 17/49-52.
[261]Kaf: 50/1-4. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 1/336-339.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024