Ana Sayfa / RİSALE-İ NUR & BEDİÜZZAMAN / Nurdan Hatıralar / Üstad Bediüzzaman’ı 69 yıl önce bugün soğuk ve zehirle öldürmeyi planlamışlardı / Ömer ÖZCAN

Üstad Bediüzzaman’ı 69 yıl önce bugün soğuk ve zehirle öldürmeyi planlamışlardı / Ömer ÖZCAN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bundan 69 sene önce bugün, 23 Ocak 1948’de büyük âlim Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri 70 yaşlarında ölsün gitsin diye, pencere camlarının iki milim buz tuttuğu zemherinin en soğuk günlerinde, Afyon zindanlarında tek başına sobasız büyük bir koğuşa hapsedilmişti.

Ehl-i insafın eğer binler gözleri olsaydı beraber ağlayacağı bu zulmü, önce Said Nursi’nin kendi ifadelerinden, sonra yaşanan elim hadisenin görgü şahidi, Bediüzzaman Hazretlerinin daimi hizmetkârı Mustafa Sungur ağabeyin; Ömer Özcan’a anlattığı Ağabeyler Anlatıyor-1 kitabında yayınlanan hatıralarından okuyalım:

(Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Afyon hapishanesine alınmadan (1948) önce, Emirdağ’ında mütevazı odasında, yorganını sırtına çekmiş, odun sobasının yanında Kur’an okurken.)

BÜYÜK VE GAYET SOĞUK VE İKİ GÜN SOBASIZ BİR KOĞUŞTA TECRİD-İ MUTLAK İÇİNDE

Said Nursi 26. Lem’a’da Afyon zulmünü şöyle anlatıyor:

“…Benim şahsımı çürütmek fikriyle, bir kısım resmî memurlar, hiç kimsenin inanmayacağı isnadlarda bulundular. Pek acib iftiraları işaaya çalıştılar. Sonra, pek âdi bahanelerle, zemheririn en şiddetli soğuk günlerinde beni tevkif ederek, büyük ve gayet soğuk ve iki gün sobasız bir koğuşta tecrid-i mutlak içinde hapsettiler. Ben küçük odamda günde kaç defa soba yakar ve daima mangalımda ateş varken zâfiyet ve hastalığımdan zor dayanabilirdim.” (Lem’alar 258)

(Zemheri: 22 Aralıkla başlayıp, 30 Ocak’ta sona eren kışın en şiddetli soğuk günleridir. Hele Afyon’da… Ö. Özcan)

BAKTIM ÜSTAD’IN GÖZÜ SOĞUKTAN KAPANMIŞ…

Mustafa Sungur Ağabey Anlatıyor:

Üstad Bediüzzaman Hazretleri (1948) Afyon hapsinde… Kışın, hava çok soğuk… Üstad 60 kişilik koğuşta tek başına tutuluyor. Baktım, gözü soğuktan kapanmış… Beni görünce “sobayı yak” diye işaret etti. Odun yok ki yakayım. O zamanlar Afyon’da  eksi 20 derece soğuklar oluyordu.

Aynı Üstad, Rusya’da kumandana ayağa kalkmamış… Hurşit Paşaya, ‘Şeriatın bir hakikatine bir ruhum olsa feda ederim’ demiş… Mustafa Kemal’e, ‘Namaz kılmayan haindir’ demiş, vs… Böyle bir Üstad, bakın asayişi muhafaza için nelere sabrediyor…

ONLARA BEDDUA BİLE ETMİYORUM, YETER Kİ NESİLLERİN İMANI KURTULSUN

Sungur Ağabey anlatmaya devam ediyor:

Afyon hapsinde Re’fet (Barutçu) Bey, Kerem isminde bir Afyonlu köylüye Risale veriyor. Sonra Kerem hastalanıyor, 15 gün tebdil-i hava veriyorlar. Kerem de, “hadi giderken Üstad’ın elini öpeyim de öyle gideyim” diyor. Üstad 80 yaşına yakın. Üstad’ın elini öperken Kerem’e, ‘niye öptün?’ diye tokatlıyorlar.

Bunu bize Üstad anlattı, ‘benim yerime onu dövdüler’ dedi.

Üstad sonra dedi ki: “Bunlara sabrediyorum, asayişi muhafaza için menfi hareket etmiyorum, onlara beddua bile etmiyorum, yeter ki Risale-i Nur’a zarar gelmesin, gelen nesillerin imanı kurtulsun diye sabrediyorum…”

Üstad, “Nur Talebelerine dua ettiğim vakit, onlardan gelecek nesillerine, çocuklarına, torunlarına da niyet ediyorum derdi.

afyonhapishanesi.jpg

(1948 senesinden itibaren Said Nursi’nin 20 ay tutulduğu Osmanlı döneminden kalma Afyon hapishanesi. Bu bina daha sonraları yıkılmıştır.)

MİLYARLAR DEFA YAZIKLAR OLSUN Kİ…

1948 Afyon zulmü Tarihçe-i Hayat kitabının ileriki sayfalarında şöyle anlatılmaktadır:

“Milyarlar defa yazıklar olsun ki; vatana, millete ve gençliğimize ve Âlem-i İslâm’a en mukaddes îman hizmetini yapan, beşerin bütün manevî ihtiyacını karşılayacak derecede harikulâde ve muazzam eserler veren bu dâhî ve misilsiz zât; mahkemelerden mahkemelere sürüklenmede, hapishanelerde çürütülmeye çalışılmaktadır.

Bediüzzaman; yirmi senede olduğu gibi, şu üç-dört senede de o kadar emsalsiz bir işkenceye maruz kalmıştır ki, tarihte hiç bir ilim adamına bu kadar câniyane bir su-i kasd yapılmamıştır.

Denizli hapsinde bir ayda çektiği sıkıntıyı, Afyon’da bir günde çekmiştir! Kendisine, bütün bütün kanunsuz muameleler yapılmıştır.

ÖLÜRSEM, DOSTLARIM İNTİKAMIMI ALMASINLAR!

“Hapishanede tam yirmi ay kışın, çok soğuk olan gayr-ı muntazam bir koğuş içinde yalnız bırakılarak, tecrid-i mutlak içinde imha olmasına intizar edilmiştir.

Kışın en şiddetli günlerinde, hapishane pencerelerinin iki milim buz tuttuğu zamanlarda zehir verilmiş; ihtiyar, çok hasta haliyle, aylarca ızdırab çektirilmiştir.

“Mübarek yatağında, bir taraftan bir tarafa dönemeyecek bir hale geldiği zamanlarda bile, hizmetine, bir talebesi olsun müsaade edilmemiştir. O korkunç şerait altında, kendi kendine ölüp gitmesi beklenmiştir. Hastalığı o kadar şiddetlenmiştir ki; günlerce bir şey yiyememiş ve gıdasız kalmış ve çok zaif bir vaziyete gelmiştir.”

“Hapishanede – zehirlenerek – ölüm döşeğinde iken, fırsat bulup ziyaretine varabilen bir talebesine şöyle demiştir: “Belki hayatta kalamayacağım, bütün mevcudiyetim vatan, millet, gençlik ve Âlem-i İslâm ve beşerin ebedî refah ve saadeti uğrunda feda olsun. Ölürsem, dostlarım intikamımı almasınlar!” (Tarihçe-i Hayat 545)

Kaynak: Risalehaber

Yazar : Ömer ÖZCAN

1950 yılında Milas’ta doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1968 senesinde lise ikinci sınıfta iken Risale-i Nur’u tanıdı. 1969’da ‘Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’na (Bugünkü adıyla: Teknik Eğitim Fakültesi) kaydoldu… Ankara’da beş seneye yakın Bayram Yüksel Ağabeyin nezaretinde muhtelif Dersane-i Nûriyelerde kaldı. 1973 senesinde öğretmen olarak mezun oldu. 1973’den 1984’e kadar 11 sene Zonguldak’ta lise öğretmenliği yaptı. Sonra İzmir’e, mezun olduğu liseye öğretmen olarak atandı. 2000 senesinde aynı okuldan emekli oldu. Ömer Özcan evli ve iki kız babasıdır. Şimdi İzmir’de ikamet ediyor. Bütün mesaisini iman ve Kur’an hizmetlerine ayırmaya çalışmaktadır.
Ömer Özcan’ın Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri hakkında hatırı sayılır bir arşivi vardır. Kendisinde, Hz. Üstad’la görüşen veya görüşmeyen kadim ağabeylerden fotoğraf, ses, video veya yazılı olarak yaptığı kayıtlar mevcudtur. Ayrıca Risale-i Nur’un teksir veya matbaa olarak ilk baskılarının tamamına yakını Ömer Özcan’ın arşivinde bulunmaktadır. El yazılı orijinaller de vardır.
Ömer Özcan, Üstad Said Nursi Hazretleriyle hatıraları olan Ağabeylerle yaptığı röportajların bir kısmını kitaplaştırmıştır. “Risale-i Nur Hizmetkârları AĞABEYLER ANLATIYOR” adıyla seri olarak yayınlanmış sekiz kitabı bulunmaktadır. Yeni kitap hazırlıkları ve araştırma çalışmaları devam etmektedir.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Doğruluk ve Cesaretin Kaynağı İmandır / Vehbi KARA

Isparta Barla’lı Mehmet Ağabeyden dinlemiş olduğum bir hakikat dersini hem bir dua hem de bir …

Kapat