Zariyat 56. Âyet-i Kerime: “(Ben) cinleri ve insanları, ancak Bana ibâdet etsinler diye yarattım!”
Allah’a kulluk etmenin adıdır ibadet… “Kâinatın ve dolayısıyla insanların hılkatindeki hikmet ve gaye” der Üstadımız ibadet için. Ve o, asrın müceddidi, âlimi olmasının yanında, kulluğun nişanesi olan ibadete de hayatıyla örnek oluyor.
Çokları sabah namazını ıskalarken, fazıl zatların hayatında gördüğümüz ortak noktalardan biri gece ibadetidir. Secde Suresi 16. Âyet-i Kerime’de Rabbimiz şöyle buyurur: “(Teheccüd namazı kılmak için) yanları yataklardan uzaklaşır; korkarak ve umarak Rablerine dua ederler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allah yolunda) sarf ederler.” Tabi onlar fazıllar gece namazına uyanmak onlar için zor olmasa gerek mi diyorsunuz? Bakın onlardan yalnız biri olan Üstad talebelerinden birine, bir gün şöyle diyor: “Ben gece ibadeti için yirmi sene nefsimle mücadele ettim sonra hacet kalmadı.” Yorganı üzerinden atabilmek için güçlü olmalı insan, demek gerekirse yirmi sene mücadele etmeli bunun için. Allah’a kul olmakta başarılı olanlar için mükerrer defa öyle müjdeler var ki, aslında bütün ömrü mücadele içinde geçirmeye değer. Secde Suresi 17. Âyet-i Kerime: “Artık, yapmakta olduklarına bir karşılık olarak onlar için göz aydınlığı olacak olan (nimetler)den nelerin saklandığını kimse bilmez.” Yalnız burada şöyle bir parantez açmak faydalı olabilir; ibadetlerin illeti faydalar hikmetler olmamalı. Yalnız Allah emrettiği için yapılmalı. Belki fayda ve hikmetleri, tabiri caizse birer teşvik edici olmalı. İşârâtü’l İ’caz adlı eserinde Üstad bu konuya şu şekilde açıklama getiriyor; “İbadetin ruhu ihlastır. İhlas ise yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse o ibadet batıldır. Faydalar, hikmetler, yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar.”
Üstadın talebelerinden, onun ibadet hayatına şahid olanlar bakın başka neler diyorlar:
“Yaz ve kış âdetini hiç değiştirmez, teheccüd namazını devamlı kılar, münacaat ve evradların asla terk etmezlerdi. Hem Isparta’da, hem Barla’da, hem Emirdağ’da, komşuları bizlere, ‘Ne zaman Üstadın evine geceleri baksak, Üstadın odasında ışık yandığını görür, hazin edasıyla dua ettiğini duyardık derlerdi.”
Barla’daki ilk talebelerinden Hulusi Bey de Üstadın süreklilik kazanan gece hayatına işaret etmişti: “Barla’da bir gece yanında, kalmıştım. Sabahlara kadar uyumadan ibadet ediyor, zikir ediyor, tesbih çekiyordu. Pek az uyurdu, uyur gibi görünürdü. Akşamla yatsı arasında okuduğu evradda şu cümler vardı:
“Lâ – ilâhe illallah – lâ – ilâhe illallah
Ey lâ râzıka illallah, Ey lâma’bûde illallah.
Lâ ilâhe illallah, Lâ ilâhe illallah.
Ey lâ râzıka illâhû, Ey lâ râzıka illâhû”
Onu gece gündüz gözetmekle görevli bir gardiyan da kutlu gecelere şahit olanlar arasındaydı.
“Sabahlara kadar kendi halinde, kendi vicdanıyla başbaşa dua eder, ibadet eder, Allah’ı zikrederdi. Geceleri bir saat ya uyur, ya uyumazdı. Biz haliyle görevli olduğumuz için onun bütün yaşayışına dikkat ederdik. Her halini rapor ederdik. “(Hasan Değirmenci, (Gardiyan, Afyon)”
Akşam ve yatsı arasında günlük takip ettiği ‘tesbihatta kaydedilen’ zikirleri yapar, dünya kelamı konuşmazdı. Yatsı namazından sonra yine sünnete uymak niyeti ile erkenden yatar, gece saat iki civarında sabah namazından 4 saat kadar önce kalkardı. Sabah namazına kadar evradını bitirirdi. Odasında 4 m uzunluğunda bir metre eninde bir şecere vardı. Şeceredeki mübarek zatlara teker teker ismen 1 saat kadar dua ederdi.
Dua ederken isimlerin üzerinde ehemmiyetle dururdu. Bazı Nur Talebeleri, ziyaret ettiklerinde Üstadımız isimlerini yazdırır başucuna koyar, o isimleri ezberleyinceye kadar yanında muhafaza ederdi. Ve şöyle misal verirdi: “Nasıl ki bir yere mektup attığınızda zarfın üzerine güzel yazarsanız, gideceği yere güzel gider, dua ederken de ismiyle zikredilirse daha iyi olur.”
Duasını tamamladıktan sonra talebelerini namaza kaldırırdı. “On beş dakika kadar da Nurlardan bir bahis okur ve sonra sabah namazını kılardık.”
Üstad üç aylarda ve özellikle de Ramazan ayında daha çok çalışır, her anı değerlendirmenin gayreti içinde olurdu. “Mübarek, mualla Üstadımız üç aylar girdiğinde Isparta’daki Nur Talebelerine hatim için Kur’ân-ı Kerim taksim ettirir, herkese bir cüz vererek vazife taksimi yapardı. Isparta, Sav, Kuleönü, Atabey, Bozanönü gibi mübarek Nur hizmeti ile müşerref olmuş, mübarek köylere cüzleri taksim ettirir, böylece mübarek şuhur-u selasede her gün hatim indirilirdi. O zaman bütün duasını umum Nur Talebeleri namına Üstadımız yapardı. Başta Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm ve âli, ashabı olmak üzere bütün ehl-i iman ve Nur Talebelerine bağışlardı.
“Üstadımız Ramazan’ın on beşinden sonra bizi de yatırmazdı. Hatta çok gece kontrol ederdi. Eğer uyurken yakalarsa, bize su döker, uyandırırdı. Bizleri uyumamaya alıştırırdı. Mübarek geceleri ihya ettiğimiz zaman sabah namazı olduğunda kılar, yatardık.”
Rabbimiz bizleri de, kendisine ihlasla ibadet eden kullarından eylesin.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024