Açe’nin başkenti Banda Açe; Farsça ve Hintçe karışımı ‘güzel liman’ manasına geliyor. Aceh kelimesi halk arasında bir kısaltma şeklinde biliniyor. “a” Arapları, “ç” Çinlileri, “e” Avrupalıları, “h” ise Hintleri temsil ediyor. Atjeh ise bir başka yazılış şeklidir ve sırası ile Arap, Türk, Japon, Avrupalı ve Hint gibi Açe’nin milletlerarası bir yer olduğunun işaretidir.

Açe, Sumetra Adası’nın kuzey ucunda bulunuyor. Zihinlerde 26 Aralık 2004’te 8,7 şiddetinde tsunamide 200 bin kişinin hayatını kaybetmesiyle yer almıştı. Ve halkının % 98’inin Müslüman olmasıyla dikkatleri üzerine çekti. Bayrağının şekli ile tarihi derinliği araştırılınca, kökleri Osmanlılar’a dayanan bir mazi aralandı.

Tarihi benzerlikleri görmek adına Açe’ye gittiğimizde gördük ki 11 yıl önce dalgaların altında boğulan Açe, son haliyle şaşırtıyor, yaralarını sarmış gibi duruyor.

Yolda gördüğümüz küçük bir o kadar da sevimli Açeli bir çocuğa “Neden elbiselerinizde Türkiye bayrağı var?” diye sorduğumuzda bize ilginç bir cevap vermişti.

Adı Recep olan bu genç, “Kendi bayrağımızın olduğu elbiseleri giydiğimiz takdirde 6 ay hapis cezasına çarptırılıyoruz. Fakat Türkiye bayrağına kimse bir şey diyemediği için biz de Türkiye bayraklı elbiseleri tercih ediyoruz. Zaten Türkiye’nin bayrağı da bizimkisi ile aynı. Zaten biz bayrağımızın rengini ve şeklini 500 sene önce onlardan almışız” diyor.

Ayrıca 26 Aralık 2004’te meydana gelen tsunamide de birçok evde Türk bayraklarının dalgalandırılması Türkiye vatandaşlarının da bir hayli dikkatini çekmiştir. Ülkemizden başta İFA Derneği olmak üzere birçok kurum yardım faaliyetlerinde bulunmuştu. Tırlarca yardım paketleri gönderilmiş ve 1000’e yakın ev yaptırılmıştı.

Bugün bu evlerin hepsinin kapısının üzerinde de bayrakları görmek mümkün. Hatta çocukların okul kitaplarında Açe milli marşının yanında da açıp baktığınız zaman Türkiye bayrağını görebilirsiniz. Açe ile bu bayrak benzerliği nereden ileri geliyordu?

ACE’DE OSMANLI İZLERİ

Açe Sultanı Alaeddin Riayet Şah, 1565 yılında Portekiz’e karşı Osmanlı’dan yardım almak amacıyla İstanbul’a heyet göndermişti. Ancak heyet İstanbul’a ulaştığında Kanuni Sultan Süleyman Zigetvar seferindeydi. Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatı üzere İkinci Selim’e biat ettiler. Daha sonrasında Osmanlı Devleti ile savunma anlaşması imzalandı. Anlaşma ile birlikte Osmanlı Devleti bölgeye birçok asker, top, tüfek, imalat ustaları ve nice âlimler göndermişti. Seneler sonra da İkinci Abdülhamid Han da ehlisünnetin yayılması için sandıklar dolusu kitap göndermiştir. Açe ise Kırım Savaşı’nda bir hayli maddi yardım göndererek, Osmanlı Devletine katkıda bulunmuş ve böylece İstanbul’a olan bağlılığını oraya koymuştur. Bunlara ek olarak Açe sultanları da Osmanlı halifesinin gönderdiği nişanları gururla taşımışlardır.

BEYTÜRRAHMAN CAMİİ’NDEKİ HUTBE

Cuma namazını kılmak üzere Banda Açe’deki harikulade medreseden Beytürrahman Camii’ne doğru yol almıştık. Cuma namazı saati yaklaşmış, ezan okunmuş ve sıra hutbeye gelmişti. İmam hutbeyi Endonezya dilinde okuyacağı için biz de fazla bir şey anlamayız herhalde, diye düşünmüştük. Hiçbir şey anlamıyorduk, ta ki İkinci Selim Han ile alakalı bir şey geçinceye kadar. Bu, dikkatimizi çekmişti. Namaz sonrası rehberimiz durumu şöyle izah etti: “Bugün hala Açe şehrinde İkinci Selim’in kendilerine gönderdikleri ferman Cuma hutbelerinde okunuyor. dedi.

İTAİ KÖYÜ’NDE OSMANLI MEZARLIĞI

Banda Açe tarih boyunca Açe sultanlıklarına ev sahipliği yapan bir şehir olmuştur. Bu şehir aynı zamanda İslamiyet’in bölgeye yayılmaya başlamasıyla birlikte Arap, Acem, Osmanlı ve Hint topraklarından gelen âlim ve askerlere de ev sahipliği yapmakla müşerref olmuştur. Osmanlıdan gelen âlim ve askerler ise hayatını Bitai Köyü’nde sürdürmüşlerdir. Eski ismi Beytül Makdis olan Bitai Köyü’ne yaklaştığımız vakit evlerin kapılarının üzerine sabitlenmiş Türkiye bayraklarını gördüğümüz vakit bir hayli şaşırmıştık. Köye gelmeden önce de köy hakkında birtakım araştırmalar yapmıştık. Yaptığımız araştırmalarda şu bilgi aklımızın bir ucunda kalmıştı.

Açe’deki Selahaddin mezarlığı, Osmanlı askerlerinin kabirlerinin bulunduğu bir mezarlıktır. Bekçiliğini babası Osmanlı soyundan gelen Azime Abdülaziz’in yaptığını ve bu mezarlığı kuşaklar boyunca “Abdülaziz “ ailesinin korumakla mükellef olduğunu, şimdi ise mezarlığı koruma sırasının Hacı Abdülaziz’in kızı Azime*

Abdülaziz’de olduğunu öğrenmiştik. Mezarlığa bir hayli yaklaşmıştık. Uzaktan bir kadın belirmişti. Arabadan iner inmez Azime Hanım bizi çok güzel bir şekilde karşılamıştı. Ve gelir gelmez bir tropikal meyve ikramında bulundu. Ziyaret yaptıktan sonra tsunamide mezarların zarar gördüğünden, bu mezarların tekrar bu hale gelmesinde İFA Derneği görevlilerinin çok yardımcı olduklarından bahsetti. Kendi ile alakalı olarak tsunami sırasında köydeki birçok çocuğun dalgaların etkisiyle duvardan duvara çarpıldığını, kendisinin de salavatlar getirerek 2 katlı bir evin başında tutunarak hayatta kaldığını anlattı. Geri dönerken ziyaretçi defterine baktığımızda mezarlığı en çok ziyarete gelenlerin İFA Derneği’ne bağlı medreselerinden gelenler olduğu dikkatimizi çekti.

insanvehayat.com

***

Bir Yazı Daha:

AÇE – ACEH

-Endonezya’ya bağlı Sumatra Adası’nın kuzeyinde bulunan Açe, kuzeyden ve doğudan Malaka boğazına, batıdan Hint Okyanusu, güneyden Sumatra’nın orta kesimlerine komşudur. Yüzölçümü 55,392 km2, nüfusu beş milyon (2001) civarındadır. Açe’nin tamamını Müslümanlar oluşturmaktadır.

– Açe, stratejik konumu ve yer altı zenginlikleriyle Endonezya için çok önemli bir bölgedir. Doğu Timor için mümkün görülen bağımsızlık statüsünün Açe için düşünülmemesinin en önemli sebeplerinden biri budur. Açe, dünyanın en zengin doğal gaz rezervine sahip topraklarından biridir. Yer altı zenginlikleri arasında bulunan petrol, kalay, altın, platin, demir ve boksit rezervleri oldukça önemlidir. Bölgenin tarım arazisi de son derece verimlidir: Baharat, kauçuk, hindistan cevizi ve kahve gibi ürünler ithal edilmektedir.

– Günümüzde bağımsızlık için mücadele veren Açe, XX. Yüzyılın başlarına kadar bağımsız bir İslam Devleti olarak varlığını sürdürmüştür. Sömürgecilik döneminin ardından bu devlet son bulmuş ve pek çok bölgede olduğu gibi sömürgecilerin müdahalesiyle oluşturulan keyfi sınırlar sebebiyle bağımsızlığını yitirmiştir.

– Açe’ye ilk saldıranlar, Sumatra’yı işgal amacında olan Portekizlilerdir. Hatta bu saldırılar neticesinde Açeliler 1565’te İstanbul’a bir heyet göndererek Osmanlı Devleti’nden yardım istemişler ve Portekiz saldırılarına karşı Osmanlılarla bir savunma antlaşması imzalanmıştır (1567). Osmanlı Devleti, bu çerçevede Açe’ye cephane göndermiştir. 

– Hollanda daha farklı yöntemler deneyerek 20. yüzyılın başında bölgeye egemen olabilmiştir. Son Açe Sultanı Tunku Muhammed Davut’un 1903’te Hollandalılara boyun eğmesiyle bölge idari bakımdan koloni hakimiyetine girmiştir.

– Hollanda sömürgeciliği ile şekillenmeye başlayan 1949’dan sonraki Endonezya milliyetçiliği, etnik milliyetçiliğe dönüşerek Java’yı merkez; Açeliler, Ambonizler, Papuanlar gibi grupları “çevresel sapmalar” olarak tanımlamaya başlamıştır.

– 1976’da, silahlı bir direniş grubu olarak Gerakan Aceh Merdeka (Özgür Açe Hareketi=GAM) kurulmuştur. Hareket, Tengku Hasan Di Tiro tarafından yönetilmekteydi. Endonezya ordusu bu grubu, “güvenlik karşıtı çete” anlamına gelen Gerombolan Pengacau Keamananan (GPK) adıyla adlandırmıştır. Endonezyalı yetkililer, 1970’lerin sonunda Özgür Açe Hareketi üyelerini tutuklayarak 1989’a kadar faaliyetlerini durdurmuştur. Ancak bu tarihe kadar grup, kendisini yeniden Açe Sumatra Ulusal Kurtuluş Cephesi olarak adlandırarak faaliyetlerine devam etmiş, Aralık 1976’da askeri üslere saldırılar düzenlemiştir. Hareketin kurucusu Tengku Hasan Di Tiro, 1980’den beri İsveç’de sürgünde bulunmaktadır.

– 1998’de Suharto’nun yerine Habibi’nin geçmesiyle Açe’nin askeri operasyon bölgesi statüsü kaldırılmış, Açe’deki olayların son bulabileceği umudu uyanmıştır. Ancak katliamlar son bulmamıştır.

– Endonezya ordusu ve polisinin gerçekleştirdikleri operasyonlarda insan hakları ihlalleri ve Açe’den ayrılan mülteci sayısında önemli artışlar meydana gelmiştir. Açe’deki şiddet nedeniyle yaklaşık 130,000 kişi Açe’yi terk etmek zorunda kalmıştır.

– Bugün Açeliler, iki seçenekli bir referandumun kendileri için en iyi çözüm olduğunu düşünmektedirler: Endonezya’nın bir parçası olarak kalmak ya da özgür, bağımsız bir ülke olmak. 8 Kasım 1999’da yaklaşık iki milyon Açeli, başkent Banda Açe’de toplanarak referandum istediklerini kamuoyuna duyurmuşlardır.

– Açeli din adamları, bugün bile, İkinci Selim’in kendilerine gönderdiği fermanı Cuma hutbelerinde okuyup İstanbul’daki artık var olmayan halifeye bağlılıklarını sunuyorlarmış

İHH