Ana Sayfa / Yazarlar / Vatan Hainliğine Alıştırılmak! / Ümit ŞİMŞEK

Vatan Hainliğine Alıştırılmak! / Ümit ŞİMŞEK

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

VATAN HAİNLİĞİNE ALIŞTIRILIYORUZ!

Çoktan yok edilmiş olması gereken parti görünümlü bir terör ve hıyanet örgütünün kapatılıp kapatılmaması yeni tartışılmaya başladı.

Çoktan yok edilmiş olması gerekirdi, çünkü bu örgütün ne iş yaptığını ve neyin peşinde olduğunu onlar da, biz de, başkaları da biliyoruz. Eskiden bunu çeşitli yaftalar altında saklıyorlardı, şimdi saklamak ihtiyacını bile hissetmiyorlar.

TAMİRİ GÜÇ OLAN YIKIM

Mahallelere cephane yığmak, hendek kazmak, devletle savaşmak, adam öldürmek, katliam yapmak, belediyeleri terör örgütünün karargâhı haline getirmek, yol kesmek, kimlik kontrolu yapmak, haraç almak gibi daha nice haydutluklar, artık neredeyse sıradan işler haline geldi. Eşkıyanın parlamento çatısı altındaki sözcüleri, devletle savaşırken gebertilen haydutları kahraman ilân ediyorlar, “şehit” olarak anıyorlar, taziye ziyaretlerine gidiyorlar, henüz gebertilmemiş olanların ellerinden öpüyorlar. Bir tek ayrı devlet ilân etmedikleri kaldı, ona da şimdilik “öz yönetim” yaftası altında bizi alıştırmaya çalışıyorlar.

Hainler yok edilir, beldeler temizlenir, yıkılanlar tamir edilir; bunlar işin kolay tarafıdır. Tamiri güç olan asıl büyük yıkım, “kavramlar” cephesinde cereyan ediyor. Ve bu da “yasallık” kalkanı ardında ve devlet koruması altında yürütülüyor.

VATAN HAİNLİĞİNE ALIŞTIRILIYORUZ

Vatan hainliğini sineye çekmeye adım adım alıştırılıyoruz. Bugüne kadar en büyük suç telâkki edilen ve öyle de edilmesi gereken bir hıyanet türü, artık aramızdan savunucular bulabiliyor. Paralelcilerden ana muhalefet partisine kadar pek çok kesimde, ortak düşmanları olan bugünkü yönetimi yıkmak için devleti yıkmak ve vatanı yabancı istilâsına açmak bile, hoşgörüyü bir yana bırakın, sevimli bir yol olarak karşılanmaya başladı. Buna başka cephelerde cereyan eden aşınmayı da eklersek, adım adım alıştırılmaya çalışıldığımız istikbal hiç de parlak görünmüyor:

Birkaç senedir Çanakkale savaşlarının yıldönümü törenlerinde Anzakları koyacak yer bulamıyoruz; onlardan özür dileyeceğimiz günler de herhalde çok uzak olmasa gerek. Bu arada Ulubatlı Hasan’ın gerçekten yaşayıp yaşamadığını, İstanbul’un fethini müjdeleyen hadisin sahih olup olmadığını tartışmaya başladık. Ayasofya’nın part-time kilise olması yolundaki teklifler de şimdiden ortaya atılabiliyor. Biraz daha kendi haline bıraksak, neredeyse kendi vatanımızda kendimize işgalci muamelesi yapmaya başlayacağız!

DÜNÜN KURUNTUSU, BUGÜNÜN GERÇEĞİ

Bunlar bugün için kuruntu gibi gelebilir; ama PKK eşkıyasından sağ kalanların elinden öpüp geberenleri şehit ilân eden haydut yamaklarını, üzerinde nefes alma haklarının dahi bulunmadığı bu vatanda yasama göreviyle taltif edip parlamenter maaşıyla besleyeceğimizi ve üstüne üstlük bir de dokunulmazlık zırhıyla koruyacağımızı dün birileri söyleyecek olsa, bunu da kuruntu olarak görmez miydik?

Mesele üç beş tane hainin birşeyleri söyleyip söylememesi meselesi değildir. Mesele, vatan hainliğini bir tehlike olarak görüp görememek meselesidir. Suç örgütüne yasal bir statü vererek yaşama hakkı tanırsanız, artık o suçla mücadele edemez hale gelirsiniz. Aynı örgütün bir kısım elemanları hendeklerin arkasından devletin ordusuna ateş açıyor, diğer bir kısım elemanları da devletin güvencesi altında bu hıyanetin savunmasını üstleniyor. Eninde sonunda bunların ikisi de aynı muameleyi görürler, bunda şüphe yok. Soru şurada:

Hangi muameleyi görecekler?

Parlamento çatısı altında yuvalanan hıyanet erbabı mı lâyık olduğu hain muamelesini görecek, yoksa devletle savaşan teröristler mi parlamento çatısı altındaki hıyanet erbabının statüsüne kavuşacak?

6 Ocak 2016

yazarumit.com

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Maddi ve manevi hayat ve namaz: Onbirinci Söz – 5 / Prof. Dr. Himmet UÇ

Bütün hayatın görüntülerini uluhiyetin tezahürlerini insana arzedilen nimetler ve yansımalarını, sanat inceliklerinin  ifade edildiği yer, …

Kapat