Ana Sayfa / Yazarlar / Vatandaşlardan Biri-hikaye / M.Nuri BİNGÖL

Vatandaşlardan Biri-hikaye / M.Nuri BİNGÖL

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Mehmet Nuri BİNGÖL

mneminler5@mynet.com

VATANDAŞLARDAN BİRİ -hikaye-

Gözler zavallı gayretin esiri… Kitap satırlarında ama. Titreşimlerin iteklemesiyle sakince, görünmeyen dış kapıya döndü.

Zamanın adımları bak neler getirdi?”

Doğruldu, kitabı sehpaya bıraktı. Balkon kapısı ardına kadar açıktı, yüreğine davet çiçekleri serpiyordu. Gözleri bir defa daha göremeyeceğini bildiği dış kapıya çevrildi. Bir Vatandaş, his ve zihin dünyasında kilitliydi; oda kapısıyla birlikte hevesinin pencereleri bile gaybi bir el tarafından örtülmüştü çünkü. Burun kıvırdı içinden:

Zaten görmeyi de istemem.”

Terliklerini giydi, elinde olmaksızın balkona yürüdü. Karşı tepeler akşam güneşiyle tatlı, canlı kanlı bir kırmızıya boyanmıştı. Kısacık çam fideleri – ileride koca çam olacaklar- tam bu vakitler insanlara bir şeyler fısıldardı; şiire ya da “nesib”e benzer bir şeyler.

Hakim his dalları an an değişik kıyafetlere bürür; fertten ferde, vakitten vakte dek o defile sürüp giderdi.

Peki, ya şimdi?.. Şimdi ne diyorlar?”

Kün” emriyle başlayan serüvenin insanlık destanı kısmı ile ömür törpüsü zamanın hikayesini ve bir sürü düğümleri mırıldanıyorlar gibi.

Ne kadar zor!”

Zor olan da ne?

Şiire benzer görünüşleri bir çırpıda çözüvermek mi?

Bakışlarına hakim olan iradesi nihayet “nakavt” oldu; başına buyruk hislere düşüp İlçe merkezine bağlanan caddeye kaydı:

Ne zor…” diye düşündü yine.

***

Bir Vatandaş, ne kadar zor olduğunu kabullense de insanı anlamanın, insanı fehmetme gayretinin “insanı insan eden” yüceliklerden biri olduğunu iyice benimsemiştir. Bunu daima başarmak mümkün müdür ama?

Hayır ve asla.”

Şunu tasdik cesaretine de sahiptir. Öylesi bir demde, çok kabarık bir hesapla da karşılaşabilir.

Tamtamına bugünkü gibi.”

Anladığı sayılı insanlardan birinin de o olduğunu zannederdi.

Yanılmışım.”

Ya O?

İpsiz sapsız bir his.”

Tıpkı şu kısacık çamlar ile kırmızı tepeciklerin içinde uyandırdıkları gibi.

Hayat balkonlarından birinde “tefelsüf”e dalmış Bir Vatandaş, hüzün ile şakalaşan insanlardandır. Geçici haller için çekilen hüzünler ile saklambaç oynamayı pek sever. Başkalarının türlü dertleri onu daha fazla uğraştırır.

Yüreğinde “teferrüce” çıkmış hislerin o cinsten olduğunu anlar anlamaz rahatladı. Şiiri “yavanlaştıran” da galiba odur.

En iyisi dönüp içeri girmeli. Düşündüğünü hemen tatbik sahasına koyuyor.

Koridorda küçük kardeşi… Yapmacık bir zorlamayla kalıbını kırmak istiyor. Şakacıktan takılıyor ona. Bahsedilen türdeki hüznü yine:

Ben her zaman buradayım.” diyor.

Salona geçtiğinde annesi oradaydı. Nasıl da memnun, sevinçli… Onu çok kere hayat dolu görmüştür ama bu seferki bambaşka. Işıl ışıl gözlerle bir şeyler anlatıyor. Bir Vatandaş pek çok hale karşı takındığı “rindane” tavrı gösteriyor, acınılacak hislere esir düşmüyor.

Her şeyin hayırlısı anacığım.” deyiveriyor.

Neyin ne olduğunu, nereye varacağını; yolların nerede çözülüp, nerede düğümleneceğini fezaya tırmanan çağ insanı dahi bilemiyorsa, ondan başka diyecek ne vardır?

***

Kimi defa Bir Vatandaş’ın bir takım duygu yalpalamaların düştüğü olmuştur, her şeye rağmen yolunu çizmiş erlerdendir. Hedef ufuklardan el etmekte, kendini göz ve gönüllere hissettirmektedir. O “değerler silsilesini” ders veren “bahtiyar daireyi” tanıdıktan sonra hayat ve düşünce dünyası o ufka yetişme üzerine kurulmuştur.

Onun da gönlünü çiğneyenler olacak elbet. Bir Vatandaş buna ancak kalbini kıranlar hesabına üzülür. Kızgınlık mı? “Mecazi”dir o; “esas” değil. “Muhabbet fedaisi” payesi her şeye değer.

Ama layık olana…”Feta’kikıl düreri” mısraı gönlünün baş köşesinde asılıdır. Birilerini “aptal” sayanların olmaması mümkün müdür? Kırgınlıkları onlara değil, bünyelerine çökmüş sinsi tortularadır.

Hiç sevmediği, hatta sinir olduğu kişilerin doğru, haklı ve “müstakim” olabileceklerini; pek sevdiği, bel bağladığı kimselerin ise en çirkin bataklara yuvarlanabileceğini hesaplamış, kendini buna hazırlamıştır.

En umulmadık, en keşmekeş oyunlar… Hayatın türlü sahne gerisinin, türlü kulisinin insana bunları hediye edebileceğinden haberlidir. Hiç istenmeyen haller bile ona göre çok çok alışılması gereken hakikatlar değil midir? Sukut-u hayale düşmemek için;

Kabul etmesen, ne kazanacaksın?” diye düşünür.

En büyük kurnazlığın açık sözlülük olduğunu, “bir büyük insan”dan öğrenmiştir. Buna, bazılarının “enayilik” diye baktığının farkındadır. Yüce bir iş için dahi olsa ona-buna yaranma isteğinin, insanı kör kuyulara uçuracağını iyi hesaplar.

Kimileri sivrilik diye görse de değil insanın, değil milletin, değil yaşlı başlıların; duyguları ağır basan his, seziş, anlayış, düşünce ve isteklerine hürmet gerektiğini, onları anlamak lazım geldiğini, hiç kimsenin bir diğerini kırma hakkına sahip olmadığını ve olamayacağını tam kavramıştır.

Ancak öylesi durumların baş gösterebileceğini, hayatın insanlara öyle hallerle karşılayabileceğini de bellemiştir; mizaçların tersyüz olduğu şartlarda, ufukta dikili emellere ulaşan “yol”dan ayrılmamak namına birilerinin kırılmasına, yıkılmasına göz yumabilir. Tenkit edilen bazı abartılı kızgınlıkları, onu ya da bunu sevmediğinden değil, duyduğu “muhabbetten” ileri geldiğini düşünürdü. “ Sen de mi Brütüs?” cinsinden sayılmaları gerektiğini hisseder.

Yekahenk” ya da tekdüzelik mi? Geç bir kalem. Ahenkli olmaya baş koymuştur o. Gün ışığının bütün renklerinin, renk perdelerinin görünebilmesi, “alaimisema” haline gelmesi için yağmur ve yağmurlara muhtaç oldukları daima idrakindedir. Hayat yağmurlarının gerekliliğine inanması sadece bundan.

Ne şundan, ne de bundan…”

Zorlu olmamaları için dilekleri depderindir. Uzadı ama eklemeden de olmayacak. İyi’nin ve değerli’nin ölçüsü kendi yüreği, kendi hisleri olabilir mi hiç? Sevdiği insan ya da “birilerinin” yere göğe sığdıramadığı kişiler? Asla!

Hiçbir müfsit ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. O halde siz mihenge vurmadan almayınız. “

İfadesi bir şehrahtı hayatında. Daima mırıldanırdı. “Müştebih ağaçları gösteren semereleridir.” diye…

Yahu” derdi bazen kızarak, “ sabrınız yok mu sizin, mevsimine kadar bekleyince o ağacın ne olduğunu meyveleri zaten gösterecek.”

***

Güneş battı, batacak.

Bu hatırlama bile üşüten cinsten o hüznü kapı dışarı edememişti.

En iyisi tekrar, şöyle bir uzanmak. Balkona çıkıp ufuktan el eden güneşi de seyredebilir? Ama neye yarayacak?

Vicdanındaki rahatlık fosfor gibi parıl parıl; öylesine ışıklı.. mülevven.

En doğrusu neyse bütün kayıplarına, bütün hüzün tüllerine rağmen, işte onu yaptığına inanıyor.

Kişileri anlamak onun için de zormuş demek…”

Veya:

Onu anladığımı sanmıştım, yanılmışım.”

Dünya bu; yanılma da bir “realite”.

Yaşadığı muhitte böyle derler: “ Dışı kalaylı, içi vayvaylı…”

Demek ki hepimiz öyleyiz.”

Aslına bakarsanız, Vatandaşlardan Biri bugün bir zafer kazandı. Gözü duvardaki tablolardan birine kayıveriyor:

 

Zafer benim değil davamın…” diye nefesleniyor.

Yazar : Mehmet Nuri BİNGÖL

BİYOGRAFİ
1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu aynı ilçede okudu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.
Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.
Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor. Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Dört kızı ve üç torunu bulunuyor. Şanlıurfa/ Birecik’te ikâmet ediyor.

Tarık Buğra ile yaptığı mülakatın iktibas edildiği eserler:
Politika Dışı (Tarık Buğra)
Tarık Buğra’yla Söyleşiler (Mehmet Tekin)

Hikâyelerinin İktibas Edildiği Eserler:
Kedinâme (M. Nuri Yardım, 2019)
Dergizan Yıllığı (Ramazan Seydaoğlu, 2020)

İktibas edilen mahalli derlemeleri:
Cumhuriyetin 50. Yılında Birecik Yıllığı
Cumhuriyetin 70. Yılında Birecik Yıllığı

Tefrika Romanları:
Yokuşta ( 1986)
Yokuşta Tırmanış-1 (1984)
Yokuşta Tırmanış- 2 (1988)
Kafkasya’da Sarp Ufuklar (1981)

Kitapları:
Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı: 2000) Gençlik Yayınevi
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002) Erguvan Yayınevi
Siyahtan Turkuaza (15 Temmuz) [Hikâyeler] 2021. KDY yayıncılık
Ver Elini Türkmeneli [Gönül Sayhası-1] (Roman) 2021, KDY Yayıncılık
Azada Yürüyüş [Gönül Sayhası-2] (Roman), 2021, KDY Yayıncılık, "Bir Başka Çeşme" (2022- KDY- Öyküler)

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
“Usûl’id-Din” ve Eski Said Devrindeki tahsiliniz! / M.Nuri BİNGÖL

Mehmet Nuri BİNGÖL mneminler5@mynet.com "Usûl'id-Din" ve Eski Said Devrindeki tahsiliniz! İlk tahsilinizde, üzerlerine adeta kapandığınız, …

Kapat