Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / Yahudi Milletinin Sonu mu Geliyor?

Yahudi Milletinin Sonu mu Geliyor?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

YAHUDİ MİLLETİNİN SONU MU GELİYOR?

Son günlerde Yahudiler yine azgınlaşarak masumları katletmektedirler. Halbuki geçmiş asırlarda onların bu taşkınlıkları, azgınlıkları neticede kendi aleyhlerine dönmüştür. Tarih bunun binlerce hadiselerine şahittir.

En son İkinci Dünya Harbi öncesi Almanya’da fitneleri, fesatlıkları çok artmıştı. Hatta Alman milleti yer altında maden ocaklarında ancak kût-u lâyemut, yani ölmeyecek derecede kazanırken, Yahudi tefecileri sokak başlarında basit kulübelerde oturdukları yerde faizden, tefecilikten milyon markları kazanıyorlardı.

İşte bu zulmün başka çeşidi, Alman milliyetçiliğini hareketlendirmiş ve iktidara getirmişti. İktidardakiler de Yahudileri perişan etmişlerdi. Almanlar da ırkçılığa dönünce bu sefer onlar tokat yemişlerdi.

Neticede Yahudiler tekrar bütün dünya devletleri üzerinde güç kazandılar ve İsrail Devletini de kurdular. Fakat tabiat-ı saneviyelerinde olan bozgunculuk sebebiyle tekrar dünyanın huzurunu bozdular. Elbette bunun da tokadını yiyeceklerdir.

Kur’anda İsra Suresi 17:4-7. Ayetlerinde, Yahudilerin azgın kısmının yeryü­zünde iki kere fesad hadisesini yapacaklarını; buna karşı Allahın, onların üzerine güçlü kullarını musallat edeceğini bildiri­r.

Birinci fesadları: İkinci Cihan Harbine;

İkinci fesadları ise: Allah onları birinci fesadlarından sonra kuvvetlendir­mesine rağmen perişaniyetlerine sebeb olacağıdır.

 

Bu manayı hatırlatır şekilde açıklayan Elmalı tefsiri önce ayet mealle­rini, sonra tef­sirini veriyor. Şöyle ki:

وَقَضَيْنَا اِلٰى بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ فِى الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِى الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبٖيرًا

4- Biz İsrailoğulları’na Tevrat’ta şu hükmü verdik:

“Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksı­nız ve muhak­kak bü­yük bir yükselişle yükseleceksiniz.”

فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ اُولٰیهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَنَا اُولٖى بَاْسٍ شَدٖيدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِ وَكَانَ وَعْدًا مَفْعُولًا

5- (Yeryüzünde, ekser insanları istila eden fesadınızdan) Bi­rincisinin za­manı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kulları­mızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına gi­rip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.

ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَاَمْدَدْنَاكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَجَعَلْنَاكُمْ اَكْثَرَ نَفٖيرًا

6- Sonra sizi tekrar o istilacılar üzerine (ilk fesadınızda sizi ezdirdiklerime karşı) galip kıldık ve size mallarla ve oğullarla yardım ettik. Ve toplum olarak sizin sayınızı artırdık.

اِنْ اَحْسَنْتُمْ اَحْسَنْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ وَاِنْ اَسَاْتُمْ فَلَهَا فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ لِيَسُؤُا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبٖيرًا

7- Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer (yani Kur’an’da bildirilen ikinci) fesadınızın za­manı gelince, yüzleri­nizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları ve (üzerinize sal­dırttığım güçlü kullarımın) ilk kez girdikleri gibi yine Beyt-i Makdis’e girmeleri, ele geçirdikleri yerleri mahvetmeleri için onları tekrar (üzerinize) göndereceğiz.”

Bu dört ayetin sadeleştirilmiş tefsirinden bazı kısımları şöyledir:

“Allah’ın yüceliği, onlara (Yahudilerin azgınlarına) o kor­kunç kulları sal­dırttı da, evlerin aralarını yokladılar. Yani öyle istila ettiler, öyle can kırımı (katl-i am) yaptılar ki, her­kese açık genel yerlerden başka, evlerin aralarını arayıp öldü­recek İsrailoğulları’nı aradılar ve bu, yerine getirilmiş ve vaad oldu. Yani birinci fesat dö­neminde vaad edilen hüküm ve alın yazısı (kader) bu şekilde gerçekleşti, tamam oldu…

Sonra da size, (İsrail oğullarına) onlar üzerine (bi­rinci defa sizi ezen kuv­vete karşı) tekrar saldırma imkânını ver­dik. Devletinizi tekrar verdik ve sizi mallarla ve oğullarla destekledik ve sizi orduca çoğalttık. Şöyle diyerek ki: Eğer iyilik ederseniz; Allah’a itaat, emir ve yasaklara riayet etmekle güzel çalışır, iyilikler yaparsanız ken­dinize iyilik etmiş olursunuz. Çünkü o iyilik ve itaatin be­reketleriyle yüce Allah, size her türlü iyilik ve bereket kapıla­rını açar ve eğer kötülük yaparsanız o da kendi aleyhini­zedir. Allah’a isyan eder, yasak şeyler ve bozgunculuk peşinde olursanız, kendinize kötülük etmiş olursunuz. Çünkü isyan ve bozgunculuğun uğur­suzluğu ile, üzerinize dünya ve ahiret cezalarının kapıları açılır.

Demek ki İsrailoğulları devletinin bu şekilde geri veril­mesi Allah’ın bir yardımı olmakla beraber, aynı zamanda ken­dilerinin iyi çalışmalarıyla da ilgili idi. O acı ter­biye ile (ilk kez güçlü kullarıyla ezdirilme ile) tevbe etmişler, du­rumları düzelerek gü­zel çalışmışlar…..

Fakat bu iyilik, devam etmeyip ikinci boz­gunculukları başla­yacak ve o vakit son cezalan­dırma za­manları ge­lecek, kötülükleri yüzlerine çar­pılacak, devletleri başlarına yıkılacaktı. Nitekim şöyle buyurulmuştur: Bu­nun üzerine sonraki (son ikinci fesadlarına karşı) cezalandırma zamanı gelince; önce ha­ber verilen iki defa fesat çıkar­maktan sonuncusunun cezalandı­rılma zamanı gelince….. yüzleri­nizi kötü duruma sokmak için ve (ilk defa sizi ezen kulla­rın) ilk kez gir­dikleri gibi Mescid’e (Kudüs’e) girmeleri için ve her istila ettiklerini mahvetmeleri için­dir.” (Elmalı Tefsiri sh.3156-3163 arasından seçme kısımlardır.)

ÂHİRZAMANDA İSLÂMLARIN YAHUDİ KITALİNDE TAŞLARIN DAHİ YAHUDİ’Yİ İHBAR EDECEĞİ RİVAYETİ

Hadis-i Şerif’te, Yahudilerin taşların ve ağaçların bile arkasına saklanacağı, bütün taş ve ağaçların: “Ey Müslüman, Ey Allahın kulu, Yahudi arkamdadır, gel onu öldür” diyeceği ifade ediliyor. (Buhârî, Tecrid, IX, 73; Tirmizî, Birr, 25; Fiten, 2; et-Tâc, I, 25.)

Bahsi geçen hadis-i şerif Sahih-i Müslim’de; “Öyle ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek ‘Ya Müslim! Ey Allah (c.c.) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır. diyecek” buyuruluyor. (Kitab-ul Fiten H. 2239)

Yani artık hiçbir millet, hiçbir devlet onlara sahip çıkmayacak, bünyesinden atacak veya etkisiz hale geleceklerdir. Herhalde gelişen hadiseler ona doğru gidiyor.

Bediüzzaman Hazretleri Alem-i İslama dağılmış bulunan Al-i Beytin tekrar uyanarak İslam alemini ve tüm insanlık dünyasını huzura kavuşturacağı müjdesini verir ve der ki:

“Böyle bir cemaat-ı azîme içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek ve uyandıracak hâdisat-ı azîme vücuda geliyor. Elbette o kuvvet-i azîmedeki bir hamiyet-i âliye feveran edecek ve Hazret-i Mehdi başına geçip, tarîk-ı hak ve hakikata sevkedecek. Böyle olmak ve böyle olmasını; bu kıştan sonra baharın gelmesi gibi, âdetullahtan ve rahmet-i İlahiyeden bekleriz ve beklemekte haklıyız.” Mektubat (441)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Âdâb-ı İslâmiye

İslam’ın Terbiye Kâidelerinden ÂDAB Adab, edebin cemi’dir. Edeb ise İslam’ın ahlâk kaidelerini ifade eder. Beşerî …

Kapat