Ana Sayfa / Yazarlar / Yaradanın Sıfatları Hakkında

Yaradanın Sıfatları Hakkında

YARADANIN SIFATLARI HAKKINDA

Ali Kemal PEKKENDİR

Duvarın ustası duvar cinsinden olmaz. Tabloyu boyayan ressam tablo ve boyalar cinsinden olmaz.

Kainatın Ustası, kainat cinsinden değildir. Yani madde, enerji, karanlık madde, karanlık enerji değildir.

Madde ve Enerjideki sıfatları, özellikleri aynen onları yaratanda aramak, akıl, mantık, muhakeme dışına çıkmak demektir.

Evrendeki herşeyin bir başlangıcı (doğumu) ve sonu (ölümü) olduğunu görüyoruz. Demekki onları yapan Usta, mantık ilmi kaidesince, bilakis doğmamış, yaratılmamış yani Hayatı, Varlığı kendi Zâtına ait, Ezeli ve Ebedi’dir. (Vâcib-ül Vücud, Hayy).

Evrende Hiç bir şey kendi varlığını ve hayatını kendisi korumaya, ayakta tutmaya, muhafaza etmeye muktedir değildir.. fâni ve geçicidir. Demekki mantık ve akıl kaidesi olarak, onları varlık aleminde tutan bir Ezeli Kayyum vardır.

Evrende ne atomlarda, moleküllerde, nede güneş ve yıldızlarda akıl ve ilim (bilmek) vardır. Akılsız, şuursuz varlıkların, son derece düzenli, uyum (harmoni) içinde, kanun ve nizam altında, matematik ve fizik formülleriyle ifade edilen sistemlere bağımlı şekilde hareket etmeleri ve vazifelerde çalışmaları, onları yöneten ve döndüren ve hareket ettiren Kudret Sahibinin Sonsuz İlim Sahibi (Âlim-i Mutlak) bir Düzenleyici (Nâzım) olduğunu gösterir, isbat eder.

Bir tekillik (singularity) noktasından Big Bang ile Koca Kainatı (6 günde yani 6 evrede) yaratması, ve Galaksiler, Güneş Sistemleri, Gezegenler, Dünya, Denizler, Dağlar, Mineraller, Fosil Yakıtlar, Bitkiler, Hayvanlar, Insanlar ile düzenleyip doldurması,  O Yaradanın (Hâlık) Sonsuz Kudret Sahibi (Kadir-i Mutlak) olduğunu gösteriyor.

Evrende ve Dünyamız üstünde herşeyin sanatlı, süslü, kokulu, rengarenk olması, çiçeklerde, meyve ve sebzelerde, yapraklarda, kristallerdeki Simetri, O Yaradanın, görerek, bilerek yaptığını ve herşeyin her tarafını gördüğünü, sonsuz basiret sahibi olduğunu gösteriyor (Basîr).

Bütün hayat sahibi mahlukata, bitkilere, hayvanlara, insanlara (ve evrenin her köşesini dolduran ama bizim gözümüz ile göremediğimiz akıllı şuurlu uzaylı varlıklara, meleklere) hayatı veren Zâtın hayatı elbette kendinden ve Ezeli ve Ebedidir. Çünki hayatı kısa ve geçici olan bütün o hayat sahiplerine, ve yerine gelenlere Hayat nurunu vermeye devam ediyor. (Yuhyi ve Hayy).

Bütün hayvanata ve insanlara işitme ve bir tür kulak veren Sanatkârın, elbette Kendisi her şeyi işitir ve duyar (Semî).

Hayat verdiği canlılardan hayvanat ve insanlardaki konuşma organları ve konuşma (tekellümat) hissiyatı apaçık isbat eder ki, Kainatın Sahibinin de ezeli ve ebedi bir Konuşması vardır (Kelam).

Madem yapan bilir. Elbette bilen konuşur. Madem konuşacak, elbette şuur ve fikir sahibi ve konuşmasını bilenlerle konuşacak.

Madem düşünen fikir sahipleriyle konuşacak, elbette o şuur sahipleri içinde en cem’iyetli ve şuuru küllî, umumi olan insan nev’i ile konuşacaktır.

Madem insan nev’i ile konuşacak, elbette insanlar içinde kabil-i hitab ve mükemmel insan olanlarla konuşacak.

Madem en mükemmel ve istidadı en yüksek ve ahlâkı ulvî ve nev’-i beşere, insanlığa önder olacak olanlarla konuşacaktır; 

Elbette dost ve düşmanın ittifakıyla, en yüksek istidadda ve en yüce ahlâkta ve insanlığın beşte biri ona uymuş, önder kabul etmiş ve  Arzın yarısı onun manevî hakimiyeti altına girmiş ve istikbal onun getirdiği Nurun ziyasıyla 1450 sene ışıklanmış ve beşerin nuranî kısmı ve ehl-i imanı, sürekli  günde beş defa ona bağlılıklarını yeniledikleri, ona  rahmet ve saadet duası edip, ona medih ve muhabbet etmiş olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ile konuşacak ve konuşmuş ve Resul yapacak ve yapmış ve sair nev’-i beşere rehber yapacak ve yapmıştır.

İşte Kainatın Sahibi Mütekellim-i Ezeli olan Rabbimiz, Peygamberlere Vahiy ile konuşmuş ve Semavi Kitabları ve Suhufları indirmiş. Bütün insanlar ve melekler ve ruhaniler ile “ilham” denilen hususi kalbi telefondan konuşuyor. Bütün hayvanlara daimi olarak gelen ilahi sevkiyat, ilhamlardır ki hataen “iç güdü” veya “sevk-i tabii, doğal güdü” olarak adlandırılmış. Evrendeki bütün melaikelerine ilhamat ile konuşuyor o Mütekellim.

“Bütün denizler mürekkep olsa Rabbinin kelimatını (sözlerini) yazmaya yetişemezdi” ayeti bu Kelam sifatının ve İlahi konuşmanın (tekellümatın) sonsuzluğunu ifade ediyor.

Müminler, Müslümanlar işte böyle bir Yaradana, Rabbe iman ediyorlar. İhlas Suresinde beyan edilen sıfatlara sahip bir Allah’a inanıyorlar:

De ki : O Allah Ehad’dir (isimlerinin tecellisi ile heryerde hâzır ve nâzır olan Bir Tek Ferd’dir).

Allah Samed’dir (herşey Ona muhtaç, kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayandır).

Çocuk doğurmamış ve doğurulmamıştır (yani yaratılan mahlukat gibi değildir ki Onu Yaratan olsun. Hem İsa gibi, Budha gibi doğan, yaratılan kişileri  ilah/tanrı edinmeyiniz !).

Ve hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir! (Öyleyse yaratılmış mahluklara Onu kıyaslamayın!).

Dr. Ali Kemal Pekkendir
Windsor, İngiltere

(Risale-i Nur Tefsirinden istifade ile yazılmıştır).

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bir Noktayı Tam Yerinde İcad Etmek İçin…

“Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahi …

Kapat