“O’ Kİ YEDİ SEMA YARATMIŞ BİRBİRİYLE MUTABIK,
GÖREMEZSİN,
O RAHMÂNIN YARATTIĞINDA HİÇ BİR NİZAMSIZLIK,
HAYDİ ÇEVİR GÖZÜNÜ BAK…
GÖREBİLİR MİSİN BİR KUSUR, BİR ÇATLAKLIK!..”
(M.H. Elmalı)
“Şimdi bak Allah’ın rahmetinin eserlerine!
yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor?
Şüphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O her şeye kâdirdir.”
(Rum,50)
Zeminin yüzünde, dört yüz bin muhtelif taifeden.
ibaret olan bütün hayvânat ve nebâtat envâının ordusu,
“Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır.” (Fetih,4)
bilmüşahede ayrı
ayrı erzakları, suretleri,
silâhları, libasları, talimatları, terhisatları, kemâl-i mizan
ve intizamla, hiçbir şey unutulmayarak, hiçbirini şaşırmayarak,
bir surette tedbir ve terbiye etmek öyle bir -mühürdür- sikkedir ki,
hiçbir şüphe kabul etmez,
güneş gibi parlak bir sikke-i Vâhid-i Ehaddir.
Hadsiz bir kudret ve muhit bir ilim
ve nihayetsiz bir hikmet sahibinden başka kimin haddi var ki,
o hadsiz derecede harika olan şu idareye karışsın?
Hattâ o taifelerden bir kısım var ki, bir senedeki efradı,
zaman-ı Âdem‘den kıyamete kadar vücuda gelen bütün insan efradından ziyadedir.
(33. Söz)
Sinek cinsinden,
“… Yüzümüzü okşayan gözümüz önündeki kabilenin
bir senede neşrolan efrâdı,
benî Âdem’in Âdem zamanından beri gelen umum efrâdından fazla olduğu halde…”
(Şualar, İkinci Şua, Uzuncz Bir Haşiye)
Bir hastanede karasineklerin zararlarını teşhir için konulan büyük bir levhada
şu bilgiye yer verilmişti:
“Bir çift karasinek bir baharda beş buçuk milyar olur!..”
“Çünkü,
şu birbiri içinde girift olan envâları, milletleri,
umumunu birden idare
ve terbiye edemeyen, onlardan birisine karışsa, elbette karıştıracak.
Halbuki,
“Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun?”
(Mülk,3)
sırrıyla,
hiçbir karışık alâmeti yoktur. Demek ki hiçbir parmak karışamıyor!..”
(33. Söz)
“Her bahar mevsiminde ihyâ-yı arz keyfiyetinde
-yeryüzüne hayat verilmesi sırasında-
üç yüz bin tarzda haşrin nümûnelerini -yeniden dirilmenin misâllerini-
nihâyet derecede girift birbirine karıştırdığı hâlde,
nihâyet derecede intizam
ve temyîz –ayırma- ile nazar-ı beşere gösteriyor ki:
‘Bunları böyle yapan Zât’a, haşir ve kıyâmet ağır olamaz!’ der.
Hem zemînin sahîfesinde yüzbinler envâı –türleri-,
berâber birbiri içinde kalem-i kudretiyle hatâsız, kusursuz yazmak;
bir tek Vâhid-i Ehad’in sikkesi
-Zât’ında ve Sıfatında bir ve tek olan Allah’ın damgası- olduğundan,
şu âyetle güneş gibi vahdâniyeti -Allah’ın birliğini- isbât etmekle berâber,
güneşin tulû‘ ve gurûbu
(doğup batması) gibi kolay ve kat‘î, kıyâmet ve haşri gösterir!..”
(Zülfikār, 25. Söz, 16)
- Hayranlıkla Dinlediler ve İtaat Ettiler!.. - 18 Eylül 2024
- ‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ - 14 Eylül 2024
- Eğer Allah Dileseydi Ne (biz) Şirk Koşardık, Ne de Atalarımız!..” - 11 Eylül 2024
- “Canımı Müslüman Olarak Al ve Beni Sâlih Kimseler Arasına Kat !” - 10 Eylül 2024
- Şehadette Niçin Hem Abduhu Hem Rasûluhü Diyoruz? - 2 Eylül 2024
- İttihad-ı İslâm’ı Israrla Önemsememek… - 30 Ağustos 2024
- Allah’ın Lûtfu ve Rahmetiyle, Ferahlasınlar… - 27 Ağustos 2024
- Sırf Allah ve Resûlü, Fazlından Kendilerini Zengin Etti Diye İntikam Almaya Kalktılar - 18 Ağustos 2024
- “Kader Bizi Böyle Bağlamış…” - 9 Ağustos 2024
- “Bir de Takvâ Elbisesi ki…” - 3 Ağustos 2024