YEMEK SOFRASI
“Gayrın en âlâ baklavasını yemek, en murassâ libasını giymek ve onların hatırını saymaya mecbur olmak, bana nâhoş geliyor.
Bediüzzaman Hz. leri
“Sabah aç karına elma, bir daha ilâç alma…”
Atasözü
“Kuvvetleri eşit olan köpekler, birbirine dişlerini gösterirler. Ortada paylaşılacak bir şey olduğu zaman da birbirlerine saldırırlar.”
Voltaire
“Allah akılsızlara ağzı konuşsunlar diye değil, yemek yesinler diye vermiş.”
İspanyol Atasözü
“Kaz mutfağa o kadar sık girerse, en sonunda onu da şişe geçirirler.”
Atasözü
RIZKI VEREN
Âlim bir zata sormuşlar:
– Ahmağın bol nimetler içinde, akıllı adamın darlık içinde olmasının hikmeti nedir?
Şöyle cevap vermiş:
– Allah, kendini bildirmek için böyle yapmıştır. Zira her akıllı, bolluk içinde bulunsa ve her ahmak fakir olsaydı, insanlar akıllının, aklı sayesinde rızıklandığını sanacaktı. Bunun aksini görünce, rızkı verenin başkası olduğunu anlarız.
HER CANLI
Neyzen, sabah saatlerinde kalabalık bir arkadaş topluluğu arasında Çamlıca’dan Kadıköy’e doğru geliyordu. Yolda atmacanın bir serçeyi kovaladığını gören arkadaşları hemen serçenin yardımına koşmak istediler.
Neyzen, gür kaşlarını çattı ve:
– Arkadaşlar, dedi. Bu zavallı atmaca rızkını arıyor. Siz dün akşam kuzu eti, canım balık ve bıldırcın yemediniz mi? O zaman neden hamiyet damarınız kabarmadı da şimdi şu rızkının peşinde koşan atmacaya düşman kesildiniz?
O SENİ UNUTMAZ
Hocanın, yetiştirdiği öğrencisine şöyle dediği rivayet edilir:
– İnsanlar rızka bağlandıkları kadar, rızkı verene bağlansalardı, meleklerin üstüne çıkarlardı.
Sen, ana karnında akılsız, fikirsiz bir damlacık su iken Allah (cc), o halde seni unutmadı.
Sana can, kabiliyet, akıl, anlama, güzellik, konuşma, fikir… verdi. Elinin üzerine on parmak dizdi. Omzuna iki kol yerleştirdi.
Ey hırslı insan, Allah (cc) senin rızkını unutacak mı sanıyorsun?
DERS
Kıtlık yıllarında Hz. Yusuf üç günde bir yemek yermiş.
Bir gün kendisine sormuşlar:
– Sen yeryüzünün hazinelerine sahipsin. Bunca hazinenin içinde nasıl aç kalırsın?
Şöyle cevap vermiş:
– Ben doyarsam, açların halini nasıl anlarım?
YAMYAM
Yamyamın biri havaalanına gelmişti. Lokantaya girip bir masaya oturdu. Garson yemek listesini getirince şöyle bir baktı, geri verdi ve şöyle kükredi:
– Yolcuların listesini getirin bana!
AÇLIK
Fransa kralı ava çıkmıştır. Süslü püslü atların sırtında tepeleri seyrederken karşısına bir tabut çıkıverir. Birkaç köylünün omuzlarında bir tabut… Atlar ürker, kral köylülere sorar:
– Tabutta kim var?
– Bir Fransız!
– Neden öldü?
– Açlıktan!
Fransız tarihçisi ekler:
– Tabutta Fransa vardı!
İhtilallerin, sosyal çalkantıların çoğunun beslendiği kaynak “açlık”tır. Aç hayvan tepinir. Aç adamdan da çekinmek lâzım.
UTANMAZ MİSAFİR
Hoca’ya utanmaz bir misafir dadanmış. Yerli yersiz Hoca’mızın evine dalarmış. Hoca Nasreddin, fakir olmasına rağmen, ikramda kusur etmez. Ama misafir yüzsüzün biridir. Yine Hoca’nın evine teşrif eder. Saat, gece yarısını zorlamaktadır. Canı üzüm ister ve saçma bir türkü tutturur:
“Bizim iller bizim iller,
Yatar iken üzüm yerler.”
Hoca kızar. Ders vermenin zamanı çoktan gelmiştir. Misafirin türküsü biter bitmez, aynı ritimle devam eder:
“Bizde böyle âdet yoktur,
Saklayıp da kışın yerler.”
ŞÂMİL
Kafkas Kartalı Şamil’e, esareti sırasında Rus Çar’ı tarafından mükemmel bir ziyafet verilir. Günlerdir aç olan Şeyh Şamil, yemekleri iştahla yerken, Rus Çar’ı yanındakilere:
– Korkarım bu adam bizi de yiyecek, diye fısıldar.
Şamil, bu sözleri duyar ve Çar’a dönerek:
– Endişe etmeyin, der. Bizim dinimizde domuz eti yemek yasaktır.
HAYAL DÜNYASI
Temel ile Cemal oturmuş hayal kurmaktadırlar…
– Ula Temel, deçi zencin oldun… Ne yerdun?
– Hamsi tavasu ile finduk ezmesu…
– Ya sen ne yerdun?
– Ha uşağum, pağa bişey pırakmadun ki…
BİR HATIRA
Rahmetli dedemden dinlemiştim:
– Güngörmüş bir dostumla misafir olduğumuz evin yer sofrasına oturmuştuk. Önümüzde peynir de vardı. Çok acıktığımdan bir dilim peyniri hemen ağzıma attım. Fakat o da ne! Peynir bozulmuş, kokmuş. Ne ileri gidiyor, ne geri…
Arkadaşım durumu sezmiş olmalı:
– Git de yüzünü yıka, dedi. Sen rahatsızsın galiba…
Dediğini yaptım. Rahatlamıştım. Tabi iştahım da sizlere ömür. Dostum, evden ayrıldıktan sonra şöyle dedi:
– Be adam, önce neden burnuna götürmedin? Allah, niye yaratmış onu!
Mahir Duman
- Mal – Mülk - 6 Haziran 2024
- Kulluk - 19 Mayıs 2024
- Konuşma - 16 Nisan 2024
- Kitap - 4 Nisan 2024
- Kibir – Tevazu - 21 Mart 2024
- Kardeşlik – Yardımlaşma - 9 Mart 2024
- Kahramanlık – Korkaklık - 21 Şubat 2024
- Kadın – Erkek Dünyası - 12 Şubat 2024
- Bir Adım Öteye… - 1 Şubat 2024
- İnsan Olmak - 27 Ocak 2024