YETMİŞ BİN PERDE
Perde denince ilk aklımıza gelenler:
Pencere perdesi,
Buğuyla perdelenmiş pencere.
Örten, kapatan herşey…
Gerisini, arkasını göstermiyor.
Manevi perdeler de var;
Günah perdesi,
Gaflet perdesi,
Malayaniyat..
Hakikatları örtüyor veya hayırlara engel oluyor!
Bir de gösteren perdeler var;
Sinema perdesi,
Tiyatro perdesi,
Ekran perdesi,
Hayal perdesi,
Aynalar…
Gösteriyor, yansıtıyorlar…
Ve Rabbimizle aramızda “YETMİŞ BİN PERDE” var!
Bu perdeler, Rabbimizi bizden saklayan, gizleyen, arka arkaya konulmuş yetmiş bin örtü mü?
Yoksa onu bildiren, tanıtan, gösteren tecelli perdeleri mi?
Konuyu açan şu ifadelere dikkat edelim:
“Onun huzur-ı kibriyasına perdesiz girmek istenilse, zulmani ve nurani yani maddi ve ekvani ve esmai ve sıfati yetmiş binler hicaptan geçmek, her ismin binler hususî ve küllî derecât-ı tecellîsinden çıkmak, gayet yüksek tabakat-ı sıfâtında mürur edip ta ism-i azamına mazhar olan Arş-ı Âzam’ına uruc etmek, eğer cezb ve lütfu olmazsa, binler seneler çalışmak ve sülûk etmek lâzım gelir. Meselâ sen ona Halik ismiyle yanaşmak istersen senin Halık’ın hususiyetiyle, sonra bütün insanların Hâlıkı cihetiyle, sonra bütün zîhayatların Hâlıkı ünvanıyla, sonra bütün mevcudatın Hâlıkı ismiyle münasebettarlık lâzım gelir. Yoksa zılde kalırsın, yalnız cüz’î bir cilveyi bulursun.” (Sözler,216)
Bu satırlardaki mana külliyetinden anlayabildiğimiz bazı cüzi manalar:
Rabbimizle aramızda bir çok perde var…
Fakat bu perdeler Rabbimizi gizlemiyor, gösteriyor!
Farklı farklı, bir çok mertebe ve derecelerde olabiliyor…
Misal olarak Halik, yani Allah’ın yaratıcı ismi, hüneri, sanat ve mahareti; bir tek insanı yaratma perdesinde, seviyesinde görüldüğü gibi,
Bütün insanları yaratma seviyesinde,
Bütün canlıları yaratma perdesinde,
Topyekün bütün varlıkları yaratma derece, seviye ve perdesinde görülüyor.
Bir mobilya ustasının ürettiği mobilya ürünlerinin sayısı ve çeşidi, o ustanın sanat gücü, maharet ve ustalığını gösterdiği gibi, yaratmada da dereceler var…
Veya bir ressamın sergilediği tabloların sanat kalitesi, sayısı, o ressamın sanat gücünü gösterdiği gibi, yaratılan her şey keyfiyet ve adet nispetleriyle Rabbimizi gösteren perdelere dönüşüyor.
İsim, sıfat ve şuunatınının perdeleri.
Allah’ın vasıflarını, maharetini, sanatkarlığını, yaratıcılığını, yarattığı mahlukat perdelerinde seyrediyoruz.
Her bir zerre, kainata eşdeğer kıymetiyle tek başına mükemmel bir perde!
Mürekkebat, ayrı ayrı perdeler!
Her bir çiçek, meyve, yaprak; bütün çiçekler, bütün meyveler, bütün yapraklar; bitkiler, hayvanlar, bütün canlılar…
Aylar, gezegenler, güneşler, yıldızlar ve bütün galaksiler…
Birer birer ve hep birlikte Rabbimizin ilim, irade, kudretini gösteren perdeler…
Azamet, kibriyasının tecellileri…
Mirac’da Peygamberimize bütün alem perdeleri açıldı.
Bütün masnuat perdeleri önüne serildi.
Şehadet ve gayb alemlerin sırları aralandı.
Peygamberimiz sonsuz tanıtıcı perdeleri seyrederek onun marifetinde en yüksek makama erişti.
Yedi, yediyüz, yedi bin gibi rakamlar, malum çokluk işareti.
Efendimiz “yetmiş bin” değil, milyonlarca, milyarlarca, tirilyonlarca perdeleri dünya gözüyle gördü.
Rabbimizi o perdelerin arkasında tanıdı.
Bu sebeble Rabbimizi varlık aleminde melekler de dahil olmak üzere Peygamberimiz’den (as) daha iyi tanıyan hiç kimse yok.
“Yetmiş Bin Perde”, binlerce hakikatin perdesi…
Dile gelen her mana o külliyetten ancak bir cüz olur…
Rabbimiz, sırlarından hissemizi ziyade kılsın, amin!
- Bir Elma Bir Kâinat! - 31 Ocak 2024
- Ne Kadar ve Ne Zamana Kadar Tevbe İstiğfar - 5 Ekim 2023
- Seher Vakti - 15 Eylül 2023
- Sabahın 7.00’si - 16 Ağustos 2023
- Tek Başına! - 29 Temmuz 2023
- Her Hayır Onun… - 5 Temmuz 2023
- Ben de Mucize Gördüm! - 18 Mart 2022
- Yetmiş Bin Perde… - 28 Şubat 2022
- Altın Değil, Elmas Fırsat! - 1 Mayıs 2021
- Ay Tutulmadı - 6 Haziran 2020