Yine Bir Mayıs Ayı ve Anneler Günü

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yine bir Mayıs ayı ve Anneler Günü, dinimizde olmayan ve uydurulmuş…
Bugünkü anlamıyla ilk Anneler Günü töreni, 1908 yılında ABD’nin Batı Virginia eyaletindeki bir kilisede düzenlendi.

Aslında bu bir kutlamadan çok anma töreni niteliği taşıyordu.
Töreni düzenleyen Anna Jarvis, bundan üç yıl önce yine bir Mayıs gününde annesini kaybetmişti.

Jarvis, 1908 yılında da annesinin ölüm yıldönümünü takip eden ilk pazar günü kilisede sadece kendi annesi değil, hayatını kaybetmiş tüm annelerin anısına bir tören düzenledi.
Törenin düzenlendiği tarih mayıs ayının ikinci pazar gününe denk geliyordu..

Efendimizin şu hadis-i şerifi ne çabuk unutuldu.
“Kim bir kavme benzerse o da onlardandır.”

İslam dininde 365 gün anneye değer veriliyor, sadece birgün değil. Cenab-ı Hak anneye öyle değer vermiş ki.. Annelik gibi yüce bir vasfı var, cennet ayakları altında.
Efendimizin (asm) anneye verdiği değer sevgi muhabbet ortada.
Hiç mi Efendimizi, büyük zatları örnek almıyorsunuz da gidip elin gavurunu taklid etmek hoşunuza gidiyor..

Bediüzaman Said Nursi Hazretleri de diyor ki, “kadınlar şefkat kahramandır.”

Bir anne çocuğuna batıyı taklid etmeyi öğretirse çocuk öyle büyür, artık inhisar altına alınamaz, ne kadar yanlış denilse de vazgeçmez, çünkü çocukken fıtratına bir kere batıya özendirme derc edilmiş..

Yine Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin dediklerinden misal vereceğim..

“Evet insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun vâlidesidir. Bu münasebetle ben kendi şahsımda kat’î ve daima hissettiğim bu manayı beyan ediyorum:

Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki; en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum vâlidemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki; o dersler fıtratımda, âdeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini, aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma, merhum vâlidemin ders ve telkinatını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.”
Lemalar – 200

Bir valide çocuğuna küçükken ne verirse onu alır,
Boş bir kaset farz edelim, içine hangi besteyi derc edersek onu alır..
Ve zamanla kaset dolar, akabinde başka bir besteyi eklemek istediğimiz zaman kasetin hafızası almaz, çünkü belleği doldu, ne kadar uğraşsak nafile, fayda vermez. Çocuğun da beyni boştur, neyle doldurursan onu alır, kaydeder, büyüyünce terk etmesi neredeyse imkansızdır.

Yıllar önce bir şairin hayat hikayesini okumuştum, lise yıllarında hep radyocu olmak istermiş, küçükken yani bir yaşları gibi annesi ev işi yaprken hep radyo açarmış, ona da sirayet etmiş. Bazen anneler şunu diyor, “daha çocuk ne anlasın” Çok yanlış düşünce. Çocuk anne karnına girdiğinden itibaren hisseder, anlar. Kur’ân okursan muhabbeti Kur’ân’dan yana olur, şarkı dinlersen söylersen meyli o tarafa yönelir..
Çocuğunuz batı âdeti günleri taklid edeceğine dini günleri, Efendimizi taklid etsin.

Bizler batıyı taklid ede ede mahv olduk.
Ne zaman aslımıza dönersek işte o zaman kazanırız.

Yazımızı Bediüzaman Said Nursi Hazretlerinin sözüyle bitirelim:

“Çünki bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkil bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhâssa peder ve vâlidesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve vâlidesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi bela olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur. Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?”
Hanımlar Rehberi 128

Vesselam..