“O’na yaklaşmaya yol arayın.”
Maide, 35
Yol nedir? Bir gösterge mi? Yoksa bir vasıta mı? Bir ulaşım aracının geçtiği bir menzil mi? Ya da bir kurtuluş mu? Belki de bir çare… Şimdi size birçok lügat manası çıkarabilirim. Hatta başka dillerde başka dünyalarda ne manaya geldiklerini taharri edebilirim. İşte insanoğlunun önüne tüm bu manalar ve o manaların çarpımından fazlası kadar yollar verildi. Ancak insanoğlu tüm bu yollar arasında hep kayboldu. Hangi virajdan hangi kavşaktan ne hızla ne şekilde ilerleyeceğini bilemedi.
Hz. Peygamber muhakkak tüm insanlığın üstünüydü. İlk vahiy döneminden sonra Resulullah (sav) bir fetret dönemi yaşadı. Müşrikler “Rabbin seni terketti” diye alay ettiler. Sonra bir kuşluk serinliğinde Duha suresi geldi O’na (sav). “Rabbin seni terketmedi de darılmadı da” (Duha,3). Bir teselli mektubu adeta sema menzilinden arza yağan yıldızlar gibi nağmeleri. Nağmeler birer delil deliller birer şehadet… “En bilmezken doğru yola eriştirmedi mi?” (Duha,7) İşte bir teselli, bir hatırlatma ,bir inayet.Cenab-ı Hak Efendimiz’i (asm) kimsesiz, şaşkın bir durumdayken hidâyete erdirdi ve fakir iken sonsuz ihsanı ile onu herkesten zengin kıldı. Bu adeta “Beni yaratan elbette yolumu gösterir” ayetinin tasdikiydi. Kemal noktasındaki ubudiyeti işte bu ayetlerle müjdelendi. Her haliyle kulluğun müntehasındaydı. O (sav) sırat-ı müstakimdi. Ancak insanlık O’ndan (sav) sonra yolunu şaşırdı, kulakları nahoş seslerle sağır oldu .Kendini kaybederek ifrat ve tefrit denizlerinde boğuldu. Fitne denizleri durulmadı. Haykırdı alem, insanlığı unuttu. Bu fırtınalı zamanda bize O’nu (sav) ve yolunu hatırlatan Kur’an ve sünnet vardı. Onlara sarılma zamanıydı. O’na yaklaşmaya yol arayın (Mâide, 35) ikazıyla sarsılıp kendine gelmenin vaktiydi.
“Ey Gönül! İster yavaş gitsin, ister acele koşsun arayan elbet aradığını bulur” der mevlana.. Aramadan bulunur mu ki Mevla? O halde yeniden yürü tüm zorlu yollara. Dağılsın kara bulutlar dağlara. Barış yolla zeytin dallarına. Yeniden çizilsin Rahmana giden yol rotaları tüm haritalara. Aç kapıları çık yollara. Yolcu ol su üstündeki sandallara.. Varsın sahil-i selamet kıyılara. Cesaretle göğüs ger fırtınalara. Sarıl besmeleye kör kuyularda. Yeniden uyan nurlu sabahlara. Güneş hep var korkma. “Bu dünya bize ait mi değil mi bilemem, ama ötelerde gerçekten bize ait olan bir âlem var.” diyen şairi selamla.
- Addas Olmak - 11 Nisan 2020
- İsabet Eden Musibet - 20 Mart 2020
- Kimin Hayratı? - 6 Mart 2020
- Üç Aylık “Âhiret Pazarına” Doğru - 28 Şubat 2020
- Yol ve Yolcu - 21 Şubat 2020
- Ey Ümit! - 14 Şubat 2020
- Dağ Leylağı - 30 Ekim 2019