Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Kelimeler & Kavramlar / Yunus Emre Divanı’ndan Müslümanca Türkçe Kelimeler

Yunus Emre Divanı’ndan Müslümanca Türkçe Kelimeler

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

YUNUS EMRE DİVANINDAKİ TÜRKÇE İSLAMİ TERİMLER

Yunus Emre Divanında tespit edebildiğimiz İslami terimler:

Ağaç at: Tabut, sal
Su getüreler yumağa kefen saralar komağa
Ağaç ata bindüreler teneşire düşdi gönül

Alçakda tur-: Alçak gönüllü olmak, mütevazi olmak
Yol oldur ki toğrı vara göz oldurki Hakk’ı göre

Er oldur alçakda tura yüceden bakan göz değül

Assı: Manevî kâr, sevap
Her kanda ki gözin baka Çalap hazırdur mutlaka
Şol can ki tapmadı Hakk’a assısı yok ziyandadur

Assı sözü umumiyetle Eski Türkçede ve erken dönem Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde kullanılan bir kelimedir. Kelimenin asıl anlamı fayda, kâr, kazanç anlamlarındadır. Kelime Yunus Emre’nin şiirlerinde terim anlamı kazanarak manevî kâr, sevap, iyilik, hayır anlamlarını karşılayacak dinî terminoloji içerisinde kullanılmıştır.

Benlik: Nefsaniyet, enaniyet
Terk eylegil ten tertibin gider senden benlik adın
İçün imaret olmadın taşundağı ma’mur nedür

Beş karış bez: Kefen
Beş karış bez-durur tonum ılan çıyan yiye tenüm
Yıl geçe obrıla sinüm unıdulup kalam bir gün

Bilür: Ârif
Ya bildüğünden eyit ya bir bilürden işit
Teslimün ucun dutup hiç sözi uzatmayalar

Birlige bit-: Tevhide ulaşmak, ikilikten kurtulmak
Geçdüm hod-bin ilinden el çekdüm dükeliden
Ol ikilik bâbından birliğe bitüp geldüm

Biş on arşun biz: Kefen
Şol bir biş on arşun bizi kefen ideler eğnüme
Dikem şol dünya tonların geyem hey dost diyü diyü

Biti: Amel defteri
Biti sunula elüne itdüğün gele yoluna
Tanuklar bile bulına dostun düşmenün andadur

Biti-: Kısmet olmak, nasip olmak.
İşidün iy yarenler kıymetlü nesnedür ışk Değmelere bitinmez hürmetlü nesnedür ışk

Bitmez sagınç: Sonsuz dünya istekleri
Yüz bin yıllık ömr ile henüz kuşlık olmadın
Geçdük bitmez sagınçdan yeksan yağmaya virdük

Büt sı-: Gönüldeki putları kırmak, Gönülde Allah’tan başka bir şeye yer vermemek
Anun gibi din ulusı haç öpdi çaldı nakusı
Sen dahı var bütünü sı gel bu vücudun oda yak

Can alıcı: Azrail
Can alıcı hod geliser emaneti vir diyiser
Ben emaneti ıssısına vireyim andan varayım

Çalap: Allah
Her kanda ki gözin baka Çalap hazırdur mutlaka
Şol can ki tapmadı Hakk’a assısı yok ziyandadur

Dap-: Secde etmek
Kudret suret yapmadın ferişteler dapmadın
Âlem halkı dönmedin ilerü yola geldüm

Din ulusı: Evliya, Allah dostu
Anun gibi din ulusı haç öpdi çaldı nakusı
Sen dahı var bütünü sı gel bu vücudun oda yak

Dört tekbir namaz: Cenaze namazı
Oğlan gider danışmana salâdur dosta düşmana
Şol dört tekbir namaz ile dahı tamam kılam bir gün

Dünya sevüsi: Dünya sevgisi, masiva
Bakma dünya sevüsine aldanma halk gövüsine
Dönüp didar arzusına ol Hakk’a yüz tutmak gerek

Ecel serhengi: Azrail
Çalab viribiye sana bir gün ecel serhengini
Gele görine gözüne azdura benzün rengini

Eksiklü: Günahkâr, kendini kulluğa layık görmeyen
Yunus bu halk içinde eksiklüdür Hak bilür

Divane olmış çağrur dervişlik bühtan bana

El yu- (dünyadan): Masivadan el etek çekmek, kendini Allah’a vermek
Bu Yunus eydür mabudum fena dünyadan el yudum
İki cihanda muradum gel varalum Muhammed’e

Elü suya ur-: Abdest almak
Tanlacak turı gelgil elüni suya urgıl
Üç kez salavat virgil andan bakgıl güneşe

Emanet ıssı: Allah (bütün canların sahibi) Azrail ne kişidür kasd idesi canuma
Ben emanet ıssı-yla anda bitrişüp geldüm

Er: Derviş, veli
Bu tevhid tonını geyen varlığın yoklığa sayan
İşbu yolda kâim turan bellü bilün ol er-durur

Eren: Veli, Allah dostu
Kıymetin tutar-ısan neye değer işbu dem
Erenlerin ma’nisin almaya satmayalar

Esri-: İlahî aşka düşerek sarhoş olmak
Çünkim beni esritdün can u gönül iletdün Ayırma beni senden bulışdum ayrılmazın

Evliya eli al-: Bir Allah dostuna intisap etmek
Alun evliya elini toğru varun Hak yolını
Ma’ni budur bellü beyan bildüm diyen bilmeyiser

Eyü amel: Sevap, hayır
Tanla turup başun kaldur ellerüni suya daldur
Nefsün düşmandurur öldür nefs hemişe ölse gerek

Gönli gin: Derviş, geniş gönüllü
Ben dervişem diyen kişi işbu yola âr gerekmez
Derviş olan kişilerün gönlü gindür dar gerekmez

Gönül gözi: Kalp gözü
Üçüncisi marifet can gönül gözin açar
Hak mana sarayına arşa değin yücesi

Gönül hücresi: Kalp, Allah’ın evi
Anun nûrı karanuyı sürer gönül hücresinden
Bes karanuluk nûr-ıla bir hücreye nite sığar

Günah yu-: Yapılan hayırlı amellerden ötürü günahlardan arınmak, temizlenmek, İbadet vb hayırlı amellerle günahları affettirmek.
Okına Kur’an u Yâsin kulak urup dinleyesin
Tağca günahlar yuyasın tanla seher vaktinde tur

Evvel kapu şeriat emr ü nehyi bildürür
Yuya günahlarunı her bir Kur’an hecesi

Hak Çalab: Allah
El bağlamışdur kamusı Hak Çalab’dandur umusı
Nökerli kızdur kimisi alınmadın çoklar yatur

Hak yolu: Allah yolu, doğru yol
Evliyaya münkirler Hak yolına âsıdur
Ol yola âsı olan gönüllerün pasıdur

Hakkı sevici: Veli, derviş
N’ola Yunus sevdi-y-ise çokdur Hakk’ı seviciler
Sevenleri köyer didi anun için boynın eğer

Hece (hece taşı): Mezar taşı
Başuma dikeler hece ne irte bilem ne gice
Âlemler ümidi hoca sana ferman olam bir gün

Issı: Allah
Eyde sana emaneti Issı diler tapşurayın
Ala senden emaneti ide senünle cengini

İç: Gönül, kalp dünyası
Terk eylegil ten tertibin gider senden benlik adın
İçün imaret olmadın taşundağı ma’mur nedür

İkilik: Allah’ı birleyememe durumu.
İkilikden geçemedün hali halden seçemedün
Dostdan yana uçamadun fakılık oldı sana fak

İrte namazı: Sabah namazı
Namaz kıl yarağ olsun ahretde gerek olsun
Sinlende çırağ olsun tur irte namazına

Kalem çal-: Allah’ın ezelde yazdığı kadere işaret eden bir deyim olup geçmişte kaderin Allah tarafından yazılmasına delalet eder.
Çoklar Yunus’a dir nice ışk esrükligi

Nitsün ezel bezmünde eyle çalındı kalem

Kalıb: Ceset
Âdem yaradılmadın can kalıba girmedin
Şeytan lanet olmadın arş-ıdı seyran bana

Karanu: İnsandaki kibir, riya gibi kötü vasıflar
Anun nûrı karanuyı sürer gönül hücresinden

Bes karanuluk nûr-ıla bir hücreye nite sığar

Keleci: Söz, dini bakımdan değeri taşıyan söz, hikmetli söz
Keleci bilen kişinin yüzüni ağ ide bir söz
Sözi bişirüp diyenün işini sağ ide bir söz

Kendüzüni bilmeyen: Câhil, gaflette olan
İy kendüzüni bilmeyen söz ma’nisini bulmayan
Hak varlığın ister isen ilm içinde Kur’an’dadur

Kibr ivine gir-: Kibirlenmek
Bir dem gelür İsî gibi ölmişleri diri kılur
Bir dem girer kibr ivine Firavn-ıla Hâmân olur

Kulavuz: Allah dostu, mürşit, hak yol gösterici
Bu yol yavlak uzakdur dünya ana duzakdur
Bu duzağa uğrayan komaya kulavuzın

Kutlu: Mübarek, kutsal
Ağız ağızdan kutludur ola ki sözünüz duta
Ben yüz bin yıl söyler-isem sözüm kulağına girmez

Mumsuz bal: İeriat
Mumsuz baldur şeriat tortsuz yağdur tarikat
Dost-ıçün balı yağa pes niçün katmayalar

Namaza diril-: Namaz kılmak için toplanmak
Geldi salacam sarılur dört yana salâ virilür
İl namazuma dirilür Allah sana sundum elüm

Nefs göline tal-: Nefsin isteklerine göre hareket etmek, azmak, yoldan çıkmak
Beğler azdı yolından bilmez yoksul halinden
Çıkdı rahmet gölinden nefs göline talmışdur

Od u su vü toprak vü yil: Yaratılışın dört ana maddesi
Bu vücudun sermayesi od u su vü toprak vü yil
Her biri aslına gider gafil olmak nendür senün

Ölesi gün: Ecel vakti, Ölüm zamanı, Allah’ın takdir ettiği ölüm anı
Hergiz ölümin sanmaz ölesi günin anmaz
Bu dünyadan usanmaz gaflet ögin almışdur

Ölmezdin öndin öl-: Ölmeden önce ölmek, “Mûtû kable ente mûtû” ölmeden önce ölünüz mealindeki hadisi şerif.
Kevser havzına talanlar ölmezdin öndin ölenler
Nefsini düşman bilenler konar Tûbâ tallarına

Ömrin yavı kıl-: Ölmek
Sabahın sinleye vardum gördüm cümle ölmiş yatur
Her biri bîçare olmış ömrin yavı kılmış yatur

Salaca: Ölü taşıma tahtası
Geldi salacam sarılur dört yana salâ virilür
İl namazuma dirilür Allah sana sundum elüm

Sağ müsülman: Mümin, sağlam müslüman
İşidün iy ulular âhır zaman olısar
Sağ müsülman seyrekdür ol da güman olısar

Sekiz uçmağ: sekiz cennet
Kişi bile söz demini dimeye sözin kemini
Bu cihan cehennemini sekiz uçmağ ide bir söz

Sevü: İlahî aşk, muhabbet
Eydür isem eya gönül kanı farz u ka nı sünnet Eydür ki yok teşviş yine bu sevüye amel irmez

Sin: mezar
Gice gündüz oğlancıklar söyler iken bülbül gibi
Ayrılmışlar anaları sinlerini bekler yatur

Sorucı: Sorgu meleği
Sorucı gelür yir yırtup sorar Tanrı’n kimdür diyü
İşbu canum anı tuyup sünüklerüm sıza-durur

Sur ur-: Kıyametin kopacağı zaman İsrafil aleyhisselamın Sur adlı boruya üflemesi.
İsrafil sûrın urıcak mahlukat turu gelicek
Senün ününden artuk ün hiç kulağum işitmeye

Şeriat oğlanları: zâhitler
Şeriat oğlanları nice yol eyde bize
Hakikat denizinde bahri oldum yüzerem

Şol gün: Ecel anı, ölüm vakti
Anma mısın şol güni sen gözin nesne görmez ola
Düşe sûretün toprağa dilün haber virmez ola

Tamu: Cehennem
Yidi yir yidi göki tağları denizleri
Uçmağ-ıla tamuyı cümle vücudda buldukTanrı: Allah
Âşık mı diyem ben ana Tanrı’nun uçmagın seve
Uçmak dahı tuzagımış mümin canların tutmaga

Yunus Emre’nin şiirlerinde belki de en sık tekrar edilen kelimelerden birisi Tanrı’dır. Türklerin İslamlıktan önce kullandıkları bu kelime İslamiyetin kabulü ile birlikte de kullanılmaya devam etmiştir. Özellikle Kur’an tercümelerinde çok fazla rağbet görmüştür. Yunus Emre Tanrı kelimesinin yanında Hak, Çalab, Hak Çalab, Allah, Huda, Mevla, İlah vb. adları da kullanmaktadır.

Tanrı buyrugın tut-: Allah’ın emirlerine uymak
Müsülmanam diyen kişi şartı nedür bilse gerek
Tanrınun buyrugın tutup beş vakt namaz kılsa gerek

Tanrı’n kimdür: Men Rabbike?
Sorucı gelür yir yırtup sorar Tanrı’n kimdür diyü
İşbu canum anı tuyup sünüklerüm sıza-durur

Tanuk: İahit.
Biti sunula elüne itdüğün gele yoluna
Tanuklar bile bulına dostun düşmenün andadur

Tapu kıl-: Kulluk etmek
Yunus’a Hak açdı kapu Yunus Hakk’a kıldı tapu
Bâki devlet benimkiymiş ben kul iken sıltan oldum

Tesbih oku-: Zikretmek, Allah’ı zikretmek
Ağar pervaza kuşlar tesbih okur ağaçlar
Himmet alan kardaşlar tur irte namazına

Tevhid tonı gey-: Allah’ı birlemek
Bu tevhid tonını geyen varlığın yoklığa sayan
İşbu yolda kâim turan bellü bilün ol er-durur

Tortsuz yağ: tarikat
Mumsuz baldur şeriat tortsuz yağdur tarikat
Dost-ıçün balı yağa pes niçün katmayalar

Turu gel-: Haşrolmak, ölülerin mezardan kalkması.
İsrafil sûrın urıcak mahlukat turu gelicek
Senün ününden artuk ün hiç kulağum işitmeye

Uçmak: Cennet.
Âşık mı diyem ben ana Tanrı’nun uçmagın seve
Uçmak dahı tuzagımış mümin canların tutmaga

Uçmak kelimesi cennet anlamına gelmekte olup kelime esasen Soğutça’dan Türkçeye geçmiştir. Karahanlılar zamanında yapılan ilk Kur’an tercümelerinde ve erken dönem Eski Anadolu Türkçesi tarihî metinlerinde sıkça kullanılan bir kelimedir. Bu kelime genellikle cehennem anlamındaki tamu sözüyle birlikte kullanılır. Yunus Emre uçmak sözünün yanında cennet sözünü de sıklıkla kullanmaktadır.

Yanlış sanu: Suizan, kötü niyet
Eger gerçek âşık-ısan boynundağı menşur nedür
Hak yolına sâdık-ısan yanlış sanu tezvîr nedür

Yarağ eyle-: Ahiret hazırlığı yapmak
Yunus gözün görürken yarağun eyle bugün
Gelmedi anda varan girü gelesi değül

Yarın: Kıyamet günü, hesap günü
Eğer gerçek kul imişsem ana kullık kılayıdum
Ağlayadum bu dünyada yarın anda gülem diyü

Yarlıga-: Bağışlamak, affetmek
Hak Çalabum hak Çalabum sencileyin yok Çalabum
Günahlarumuz yarlıga iy rahmeti çok Çalabum

Yavuz endişe: Kötü düşünce, şer düşünce
Sanatün yiğreği çün namaz imiş hoş pîşe

Namaz kılan kişide olmaz yavuz endişe

Yavuzluk: İer, kötülük
Yavuzluk eyleme sakın ecel sana senden yakın
Niçelerün aslın kökin yurd eyleyüp boza-durur

Yazu: Amel defterinde yazılı günah ve sevaplar
Varıcağız terazuya Hak kendü bakar yazuya
Ne diyem tağlar eriye ol korkular kim andadur

Yazuk: günah
Yazugum çok günah öküş yürür idüm dünyada hoş
İtdüklerimün hisabın sorayım andan varayım

Yensiz gönlek: Kefen
Şunlar ki çokdur malları gör nice oldı halleri
Sonucı bir gömlek giymiş anun da yokdur yenleri

Yirden tur-: Haşrolmak, ölülerin mezardan kalkması.
İsrafil sûrını ura hep mahlukat yirden tura

Derilüben haşre vara kadı anda Sübhan ola

Yüceden bak-: Hor görmek, gururla bakmak
Yol oldur ki toğrı vara göz oldur ki Hakk’ı göre
Er oldur alçakda tura yüceden bakan göz değül

Yüzi kara: Günahkâr, mücrim
Âşıklar maksuda ire ârifler dost yüzin göre
Şöyle mücrim yüzi kara ben n’ideyin n’eyleyin

Yüzi yire ur-: Secde etmek
Yüzümi yire uruban kapulara toğru turuban
Şükrane canum virüben senden dilerem ümmetüm

Emek ÜŞENMEZ‘in, “YUNUS EMRE DİVANINDA TÜRKÇE İSLAMİ TERİMLER” adlı makalesinden alınmıştır.
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Hisbe, İhtisab – Hisbe Teşkilâtı ve Muhtesib

Hisbe ( الحسبة ) Arapça’da “hesap etmek, saymak; yeterli olmak” anlamlarındaki hasb (hisâb) kökünden türeyen ihtisâb …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İâre – Ödünç Verme

İÂRE (ﺍﻋﺎﺭﻩ) Ödünç verme, nöbetleşme, birbirinden alma, süratle gidip gelme. Karşılıksız olarak ve dönülebilecek şekilde …

Kapat