Ana Sayfa / Yazarlar / Yusuf’un Romanı -I / Prof.Dr. Himmet UÇ

Yusuf’un Romanı -I / Prof.Dr. Himmet UÇ

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Prof. Dr. Himmet Uç

Tasarımı Maverai Bir Aşkın Rüzgarından Nübüvvet

Yusuf peygamberin as, hayatı rüya, tarih, coğrafya, aşk, şehvet, şiddet, hapishane, zulüm, baskı, yalan, sevgi, psikanaliz, baskılama, ruhsal yücelme, gerilim, sabır, metanet, sadakat, iffet, kıskançlık, Allah, Yusuf, Yakup Yusuf’un kardeşleri, mağara, kuyu, daha birçok unsuru armonikal bir terkiple bir metindebiraraya getiren ilahi bir anlatımın tanrısal sinema ve tiyatrosu, dünya romanının atası, bütün edebiyatların kendinden istifade ettiği grandiozing beatiful bir metniilahi.

Roman sanatının bütün incelikleri bu metine yüklenmiş, o da ayrı bir konu. Bu ilahi romanın opening açılışı şöyle; “Bir zaman Yusuf babasına “Babacığım” dedi. “Ben rüyamda on bir yıldızın, güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm” Batı romanı romanı başlatan vakaya nucleos occurance diyor, Bediüzzaman da aynı isimle çekirdek vaka diyor. Yani nasıl çekirdekten bir ağaç çıkıyorsa, nasıl Adem ile Hava anamız, yasak meyveyi yiyince dünya başlıyorsa, bu rüyadan da bütün romanın safahatı çıkıyor, içinde kaç tane peygamberin hayatları gizleniyor. Vaka kurmak dünya kurmak gibi, kainatı da vaka ile yapmış insanları da bir su parçasından bütün çekirdekler, ilahi sırlar ile dolu. Hazreti Peygamberin anasına intikal eden mukaddes ve mualla, azim ve kebir sıvıdan kainatın en büyük tanrısal olaylarını çıkaran, sidretil müntehadan, Mekke’nin fethine, Bedir’den Uhud’a uzanan sayısız büyük olayları koyan Allah’a bütün saniyelerin aşireleriadedince hamd ve şükür olsun.” Ümmetin olduğumuz devlet yeter” der Süleyman Celebi, Bursa’nın ikliminde geldi aklıma bu büyük peygamber aşıkının sözü.

Gül karanfil ve lale ne güzel şey yaşamak

Babası Hazreti Yakup as, ona şöyle söyledi. “Evladım dedi, “sakın bu rüyayı kardeşlerine anlatma, sonra seni kıskandıklarından sana tuzak kurarlar, çünkü şeytan insanın besbelli düşmanıdır”12/2 Rüyanın derinliğini gören peygamber baba ona dedi; “Rabbin seni öylece seçecek, sanarüya tabirini öğretecek ve daha önce büyük babaların İbrahim ile İshak’a olan nimetini tamamına erdirdiği gibi, sana ve Yakub ailesine de nimetini kemale erdirecektir. Çünkü Rabbin herşeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.” 12/4-6

Kurgu roman ve anlatım sanatının beynidir, büyük romancılar kurguyu öyle kurgular ki sonuç kolay kolay hissedilmez. Dosto, Zola, Hugo ,Tolstoy gibi romancılar bu yüzden dehadırlar. Allah Yusuf’un vakasını öyle kurgular ki siz bir rüyadan bu kadar büyük olaylar zincirini hissedemezsiniz, işte kurgu kesinlikle Kur’an’ın mahsülüdür. Bu büyük romancıların ondan haberleri yok gibi görünür, Dosto sürgünde Kur’an okumuş, Tolstoy zaten onun ile iç içe Savaş ve Barış’ı kurgulayan Kur’an daki kurguların harikasını görmemesi imkansız.

Allah, peygamberi Yusuf’un hayatını çok yönlü mesajlar ile yüklü olarak anlatır. “Gerçekten Yusuf ile kardeşlerinin kıssalarında sorup ilgilenenlerin alacakları nice ibretler vardır. “12/7 HzYakub’un Yusuf’a daha fazla ilgi göstermesi kardeşlerin kıskançlığını tahrik eder, konuşmalarını Allah nakleder. “Hani onlar aralarında şöyle konuşmuşlardı)Yusuf ile öz kardeşi, babamıza daha sevimli geliyor. Oysa bir daha güçlü bir grubuz. Pek belli ki babamız bu işte yanılıyor. Yusuf’u öldürün veyahut onu uzak bir yere atın ki babanızın sevgi ve teveccühü yalnız size kalmasın. Ondan sonra da tevbe ederek salih kimseler olursunuz, babanızla münasebetleriniz düzelir,işiniz yoluna girer.“ 12/8-9 Kur’an da kıskançlık olay örgülerini belirleyen önemli bir duygudur. Hz Adem’in iki oğlundan biri de diğerini öldürür, neden yine kıskançlıktır.

Allah anlatımda bakış açısını kardeşler, Yusuf ve baba arasında dağıtır, buna anlatım sanatında multiple point of wiev denir, çoğul bakış açısı. Bakış açısını , anlatımı şahıslar arasında paylaştırmak.

içlerinden biri “Yusuf’u öldürmeyin de bir kuyu dibine bırakın. Yolcu kafilelerinden biri onu kaybolmuş olarak alıp götürsün . Ever yapacaksanız böyle yapın“ dedi.Şer bloku yapacaklarına karar laverdikten sonra babalarına gittiler.

sevgili babamız , sen neden güvenip de Yusuf’u bize emanet etmiyorsun. Oysa biz onu çok seviyoruz, ona samimiyetle bağlıyız. Yarın onu bizimle gönder, gezsin oynasın, biz ona çok iyi sahip çıkarız. Baba” onu götürmeniz beni meraklandırır. Korkarım ki siz farkında olmadan , onu kurt yer”Onlar “Vallahi , bizböylesine güçlü bir topluluk iken onu kurt kapar da yerse , yazıklar olsun bize !Biz ne güne duruyoruz. Derken kardeşler onu alıp götürünce , onu kuyunun dibine bırakma konusunda görüş birliğine varınca. Allah olayların neticesi itibariyle güzel olacağını Yusuf’a vahyeder. “Biz de Yusuf’a şöyle vahyettik” Zamanı gelince onların hiç hatırlarına gelmediği ve seni hiç tanımadıkları bir sırada , kendilerine yaptıkları bu işi hatırlatacaksın” Allah için bizim zaman kurgumuzun dışında bir zaman olduğu bu sahnede görülür, Yusuf kuyuya atılacaktır, o zaman diliminden Allah’ın ezeli ebedi biriminden geleceği Yusuf’a söyler. Dünya, güneş veayın üçlüsünü aşan bir zaman dilimine geçiş vardır, rejisörün zaman dilimi ile oyuncuların zaman dilimi gibi.

Rollerini iyi oynayan kardeşler takipdedir. “Yatsı vakti ağlayarak babalarının yanına dönüp dediler ki “sevgili babamız, biz yarışmak üzere bulunduğumuz yerden ayrılırken Yusuf’u da eşyalarımızın yanına bıraktık. Bir de döndük ki onu kurt yemiş, şimdi biz doğru da söylesek bize inanmayaycaksın.” Onlar Yusuf’un gömleğini sahte kan bulaştırarak getirmişlerdi. Babaları Yakup “Hayır, nefisleriniz sizi aldatmış bu işe sevketmiş. Artık bana düşen ümitvar olarak güzelce sabretmektir. Ne diyeyim sizin bu anlattıklarınız karşısında Allah’dan başka yardım edebilecek hiç kimse olamaz.

Anlatıda farklı mekanlar var, Yusuf’un baba evi, kardeşleri. Evin bulunduğu tabiat muhiti, kuyunun bulunduğu muhit, oradan geçen kervan. Allah bu içe mekanları dağılımlı şekilde anlatır. Hakim gözü mekanlara ve zamanın muhtelif birimlerine mafevkinden bakar.

Gelelim Yusuf’a, öteden bir kafile gelmiş, sucularını kuyuya göndermişlerdi. Saka vardı kovasını sarkıttı” Aa müjde müjde, işte bir civan” dedi. (canlı fizikler tepkileri ne kadar güncel, müşahit anlatımla verir.) Sucu ile yanındakiler, onu ticaret malı olarak satmak niyetiyle kafilede olanlara onu bildirmeyi gizlediler. Ama Allah onların ne yapacaklarını pek iyi biliyordu. Nihayet Mısır’a varınca onu düşük bir fiyatla birkaç paraya sattılar. Zaten ona pek kıymet biçmiyorlardı.

Şimdi mekan vezirin sarayıdır. “Mısır’da Yusuf’u satın alan vezir, hanımına “Ona güzel bak, belki bize faydası dokunur, yahut onu evlat ediniriz” Allah sürekli olayları kendi zaviyesinden yorumlar. “Böylece Yusuf’un o ülkede yerini sağlamlaştırdık, ona imkan verdik ve bu cümleden olarak, ona rüyaların yorumunu öğrettik. Allah u taala iradesini yerine getirmekte her zaman mutlak galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

O kemal çağına geldiğinde kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte güzel iş yapanlara biz böyle karşılık veririz.

Olay yeni bir boyut kazanır. Sahneye Vezir’in karısı girer. “Derken bulunduğu evin hanımı, Yusuf’a sahip olmak istedi ve kapıları kapatarak “haydi yaklaş bana” dedi. O “Allah’a sığınırım” dedi “Doğrusu senin kocan olan benim efendimin çok iyiliğini gördüm, hıyanet ederek zalim olanlar iflah olmazlar” Doğrusu hanım ona sahip olmayı iyice aklına koymuş ve buna yeltenmişti de, eğer Rabbinin delilini görmeseydi, o da kadına meyledecekti.işte biz fenalığı ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için bürhanımızı gösterdik. Çünkü o Bizim tam ihlasa erdirdiğimiz kullarımızdandı. Derken ikisi de kapıya doğru koşuştular. Kadın Yusuf’un gömleğini arkadan yırttı. Tam bu sırada kapıda kadının kocası ile karşılaştılar. Kadın hemen “senin ailene kötü maksatla yaklaşmanın cezası zindana atılmaktan veya gayet acı bir azaptan başka ne olabilir?” dedi. Yusuf ise “Asıl o bana sahip olmak istedi. “Hanım’ın akrabalarından biri de şöyle şahitlik etti “Eğer gömleği arkadan yırtılmış ise o yalan söylemiştir, delikanlı ise yalancının tekidir. Yok eğer gömleği arkadan yırtılmışsa o yalan söylemiştir, delikanlı doğru söylemektedir. Gömleğin arkadan yırtıldığını gören kocası eşine, “Anlaşıldı “ dedi , bu siz kadınların oyunlarınızdan biri, gerçekten sizin fendiniz pek müthiştir.

Yusuf sakın bunu kimseye söyleme! kadın sen de günahından dolayı af dile çünkü sen günaha girenlerden biri oldun.

Yeni bir mekan şehirdeki dedikodulardır. Bir olayı nasıl farklı muhitlerden görü, mekan gittikçe büyür, söylem büyür, mesaj büyür, entirika büyür. Bu bu anlatı romanın atasıdır, biz romanı batıda almışız, Don Kişot ve Telemak gibi, halbuki onlar bizden almış geliştirmişler. Kur’an dan ne kadar farklı romanlar çıkar, bizimkiler mesnevi yazmış, ama batılılar Thomas Mann üç ciltlik roman yazmış Josef and birime, Yusuf ve kardeşleri, Hece yayınları bu romanı tercüme ettirmiş.

Şehirde bir takım kadınlar “duydunuz mu?” dediler. “Vezirin hanımı uşağına gönlünü kaptırmış, ondan kam almak istemiş! Sevda ateşi bağrını yakmış. Kadın besbelli çıldırmış!”

Hanım o kadınların kendisi aleyhindeki bu dedikoduları işitince onları konağına davet etmek üzere davetçi gönderdi. Onlar için mükellef bir sofra hazırlattı, Sofrada ikram edilen meyveleri soysunlar diye, her misafir için bir bıçak koydurmuştu. Onlar meyvelerini soyup kesmekle meşgul oldukları sırada, beriden de Yusuf’a “çık şimdi onların karşısına” dedi. Kadınlar onu görünce hayran kaldılar. Onun güzelliğine dalıp gittiklerinden farkında olmadan kendi ellerini kestiler. “Ve haşa Allah için bu insan olamaz , bu sadece yüce bir melek, başkabir şey olamaz” dediler. Vezirin hanımı “işte beni kınamanıza neden olan genç! Yemin ederim ki ben ondan kam almak istedim ama o iffetli davrandı. Yine yemin ederim ki kendisine emredeceğim işi yapmaması halinde o mutlaka zindana atılacak, zelil ve perişan olacaktır!”

Yusuf “Ya Rabbi” dedi. Zindan bu kadınların beni davet ettikleri o işten daha iyidir, eğer sen onların fendini benden uzaklaştırmazsan, onlara meyledip cahilce davranacaklardan olabilirim. “Rabbi onun duasını kabul buyurdu ve onu kadınların fendinden korudu. Çünkü o dua edenlerin dualarını işitir,durumlarına uygun olan şeyi bilir. Sonra vezir ve arkadaşları bunca kesin delilleri görmelerine rağmen dedikoduları kesmek gayesiyle, bir müddet için onu hapse atmayı uygun buldular. Hapishaneye onunla beraber iki genç de girmişti. Onlardan biri “Ben rüyamda kendimi şarap yapmak üzüm sıkarken gördüm “Öbürü de “Ben de başımın üstünde ekmek taşıdığımı ve bu ekmeği kuşların gagaladığını gördüm. Ne olur, bu rüyamızın tabirini bildir, doğrusu biz seni iyi biri olarak görüyoruz” dediler.

Yusuf, “yiyeceğiniz yemek size henüz gelmeden, her birinizin rüyasının tabirini size bildirmiş olurum, bu Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Ama önce biraz beni dinleyin, ben Allah’a iman etmeyen ahireti de inkar eden bir halkın dinini bir tarafa atıp atalarının İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine tabi oldum. Allah’a herhangi bir şeyi şerik saymak bizim için asla doğru olmaz. Bu tevhid inancı, Allah’ın hem bize hem de insanlara olan ihsanıdır. Ama ne yazık ki insanların çoğu bu nimete şükretmezler. Ey hapishane arkadaşlarım bir düşünün sizin için müteaddid rablere ibadet etmek mi, yoksa tek mutlak hakim olan Allah’a ibadet etmek mi iyidir? Sizin Allah’tan başka ibadet ettiğiniz tanrılar sizin ve atalarınızın uydurduğu boş isimlerden ibarettir. Allah onların tanrı olduklarına dair hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm yetkisi yalnız Allah’ındır, o ise başkasına değil, yalnız Kendisine ibaret etmenizi emir buyurmuştur. İşte dosdoğru din, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. Ey hapis arkadaşlarım gelelim rüyanızın tabirine. Sizden biriniz efendisine yine şarap sunacak, öbürü de asılacak, kuşlar da başını gagalayacak. işte yorumunu istediğin iş böylece halledilip sonuçlandırılmıştır.

 

Onlardan kurtulacağını sandığı arkadaşına “Efendine benden bahset, suçsuz olduğumu hatırlat” dedi. Fakat şeytan onu efendisine söylemeyi unutturdu, böylece Yusuf birkaç yıl daha hapishanede kaldı. 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Kastamonu İnanç Turizmi rehberi

KASTAMONU İNANÇ TURİZMİ REHBERİ AYRICA BAKINIZ: KASTAMONU TÜRBELERİ KASTAMONU KÜLLİYELERİ VE CAMİLERİ KASTAMONU KONAKLARI  

Kapat