Ana Sayfa / Yazarlar / Zaferi Çalınan Kadınlar..

Zaferi Çalınan Kadınlar..

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Tarih fikri, çilesi, mücadelesi,  başarısı ve zaferi başkalarınca çalınmış binlerce insanı yazar, milyonlarcasını da yazmaz..

Son bir kaç yüz yıldır,  Asya, Afrika ve Amerika kıtasında yaşayan milletlerin ilim, fikir, sanat, fen, teknoloji, kültür, medeniyet birikimleri batılılarca çalınmış, üzerine kendi damgaları vurulup bu toprakların insanlarına para ile satılmıştır.
Bilim tarihi, medeniyet tarihi, edebiyat rarihi buna şahittir.

Dün biraz acı, biraz hüzün biraz gururla andığımız 10 Aralık Kastamonu Kadın mitingi de çalınan, çalınmaya çalışılan başarılardan biridir.

10 Aralık 1919’da Kastamonu’da tertip edilen Kadınlar mitinginin neden, niçin, kimler tarafından, kimlere karşı ve neyi savunmak, neye itiraz ve isyan için tertip edildiği unutuluyor, unutturuluyor.
Sadece “Kadın” mitingi olduğu, kadınların başarısı olduğu öne çıkartılarak aslından, özünden, ruhundan uzaklaştırılarak çalınmaya, çalınarak, değersizleştirilerek  anılmaya çalışılıyor.

Mitingin yapıldığı dönem Osmanlı dönemi.
Tertip heyetindeki bütün kadınlar, katılan-katılamayan bütün kadınlar müslüman kadınlar.
İmanlı, dindar, hamiyetli, vatan, millet, din, devlet, hürriyet aşığı kadınlar.

Bir kısmının babası, kardeşi, oğlu, dayısı amcası Balkan Harbi’nde, Çanakkale Harbi’nde İngiliz, Fransız, İtalyanlar tarafından şehid edilmiş, sakat bırakılmış kadınlar. Yani Batı’nın sillesini en acı şekilde yemiş kadınlar.
Mitingin tertibinin arkasında bir devlet aklı olduğu da aşikar.

Peki bu kadınlar kimlere ve neye isyan ediyorlar?
İslam yurduna sırtlanlar gibi, domuz sürüleri gibi saldıran, yuzbinlerce  müslüman askeri, savunmasız sivilleri katleden, milyonlarca km kare topraklarımızı işgal eden Batılı devletlere ve işgal girişimlerine habis ruhlarına  isyan ediyorlar..
Seslerini o zalimlerin eşlerine duyurmayı ümit ediyorlar.
Bir umut ışığı bekledikleri için de değil aslında..
Vatanları, dinleri, imanları, namusları, hürriyetleri için erkekleriyle birlikte cenk edip şehid olmaya hazır olduklarını haykırıyorlar, bir anlamda tehdit ediyorlar, meydan okuyorlar.
Topumuz tufengimiz yoksa da Allahımız var, imanımız var diyorlar.
Kalplerinde ve dillerinde  Allah var,
İslam var, iman var, vatan var, istiklal sevdası ve davası var.
Batıya, batılıya, batının batık bitik ruhuna, kafasına  isyan var, direniş var…

O kadınların, İngiliz’in Fransız’ın, Yunan’ın komutanları, askerleri, siyasetçileriyle şahsi bir davaları yoktu elbette.
Hiç birini de tanımıyorlardı zaten.
Öfkeleri, isyanları, düşmanlıkları, Avrupalıyı bu kadar barbarlaştıran, insanlıktan, hukuktan uzaklaştiran kafalarındaki, ruhlarındaki kirli, zehirli ideolojilerine idi.

Bu gün bizlerin
10 Aralık Mitingini anarken analarımızın Allah’a dine, imana, vatana, mukaddesata, milli mefkurelerine bağlılıklarına vurgu yapmıyor oluşumuz çok ilginçtir, çok acidir.
İlk Kadin Mitingi Feminizmin, materyalizmin, realizmin, komünizmin, ateizmin vb değil, İslam’ın ve imanın dışa vuruşu idi..
O imanı görmeden, hissetmeden analarımızı nasıl, ne yüzle anacağız?

Yüz yıl önceki analarımızın nazarında İngiliz’in, Fransızın askeri, tankı, topu kadar onlardan gelen bütün felsefi-siyasi akımlar da necis idi, murdar idi, düşman idi.
Biz de analarımız kadar milli, dini bir duruş sergileyerek anabiliriz o günü, o günkü ruhu.

Avrupa’dan esen her yelin önünde, dalından kopmuş bir yaprak gibi savrularak, her davulun önünde oynayarak analarımızı anamayız. Bu dünyada değilse bile ahirette yüzümüze tükürürler.

“Ben gönlümü, hayatımı, canımı Allah’a adamıştım, sen Allah’tan başka herşeye.. Ne yüzle benim adımı andın” demez mi?

“Ben Batıdan gelen herşeye ruhumun ve ülkemin kapılarını kapamak için mücadele ettim, çile çektim. Sen se bütün ruhunu batıdan gelen şeylere açtın..
Ne yüzle adımı anarsın?

Benim kılık kıyafetimle, namazımla, orucumla, imanımla, Allah’a ve Peygambere bağlılığımla, milletime, medeniyetime bağlılığımla dalga geçenlerle dost oldun, hatta onlarla bir oldun, ruhunu, hayatını onlara teslim ettin.
Sen bana değil herşeyinle, her halinle onlara benziyorken ne hakla, ne yüzle beni anarsın demezler mi?
Ben Allah yolunda eşimle birlikte cenk eder, şehid olurum diye haykırırken, sen eşleri, erkekleri şeytanlaştiran taşlattıran, ailede birliği, dirliği, huzuru bozmaya, ailedeki milli-dini genetiğimizi bozmaya çalışan batının habis ruhundan fırlamış ideolojilere sarılarak mı beni anacaksın, deseni anacaksın demezler mi?

Biz Müslüman Anadolu- Türk kadınlarının dinleriyle, imanlarıyla, giyim-kuşamlarıyla, aile hayatlarıyla, sosyal hayatlarıyla dalga geçenlerin;
dindar diye başı kapalı diye okullardan, kışlalardan, hastahanelerden, kamusal alanlardan, meclisten bizi kovanların ardına düşüp, onları konusturup kendin alkış tutarak mı anıyorsun bizleri demezler mi?

Kendini batılı sayan, batılı değerler uğruna müslüman-dindar Anadolu kadınına halen nefretle bakan, tepeden bakan zümrelerin, şahısların 10 Aralık Kadın Mitingini, Şerife Bacı’yı, Halime Çavuş’u, Kara Fatma’yı anıyor, seviyor görünmelerinin arkasında yatan neden nedir?

Bu kahramanların yureklerinden imanları görünmez kılınarak
Şerife Bacı’dan Zeyna gibi antik Yunan kadın kahramanları;
10 Aralık’ta miting yapan annelerimizi tarihteki Amozonlar gibi savaşçı kadınlar olarak tanıyıp tanıtmaya mı çabalıyorlar?
Hedef bu mu?.
O kadınların içlerindeki imanı çalmak mıdır hedef?
Keriman Halis’i  dünya güzeli seçen jüri başkanının sözlerini düşünüyorum.
Şerife Bacılar, miting yapan kadınlar dinlerinden, milli ruh ve seciyelerinden sıyrılınca makbul ve madalyalık kahramanlara mı dönüşecek?

Kadın olmaktan, Allah’ın yarattiği insanlar olmaktan başka hiç bir ortak yanı olmayan insanlar bizim müslüman analarımızın zaferlerini çalmaya mı yelteniyorlar?
Eğer öyleyse yüzlerce yıl önce Mescid-i Nebebi’den, Ravza-i Mutahhara’dan Peygamber Efendimiz’in cesedi mübareklerinin çalınma planı kadar sinsice, haince bir plandır.

Evet, millet olarak bizde ve özellikle Kastamonu halkında alayiş, nümayiş, gösteriş kültürü yoktur..
Biz bunları sevmeyiz. Biz ağır, sakin, vakur, gösterişsiz yaşamayı severiz.

Birileri de tam aksine, alayişi, nümayişi, gösterişi çok severler. Bu tür gösterişler sayesinde var olurlar, hayatta kalırlar. Hayatta kalmanın ötesinde hayatın, toplumun her alanına sızmaya, hakim olmaya çalışırlar.

Bizlerin yılın üçyüz altmış beş günü dua edip rahmet okuduğumuz o İslam kahramanlarına perde arkasında hakaretler eden laik, seküler, materyalist, hatta Marksist-Leninist, ateist çevreler perde önünde, halkın, medyanın göreceği yerlerde anma toplantıları yaparak, yapılan etkinliklerde ön saflarda yer alarak itibar devşirmeyi çok iyi beceriyorlar..
Biz savaşıyoruz zaferi onlar çalıyor.
Biz çalışıyoruz, ekmeği onlar çalıyor.
Biz düşünüyoruz, fikri onlar çalıyor.
Biz üretiyoruz, pazarı onlar çalıyor..

Bilemiyorum, belki bizler de analarımıza, atalarımıza dualarımızı biraz daha sesli mi yapmalıyız?
Kendimiz için değil, müslüman analarımızın kahramanlıklarını, başarılarını birilerinin çalmasına engel olmak için..

windows 10 enterprise satın al

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar

    Müslüman Türk kadını 10 Aralık’ta ne yapmış, neden yapmış, ne maksatla yapmış? Bu soruların cevabı, mitingde Zekiye Hanım tarafından yapılan konuşmanın muhtevasında mevcuttur. Bize düşen bu konuşma metnini ve mesajını sürekli olarak nazara vermek ve gündemde kalmasına çalışmaktır. Aksi takdirde emekler heba olur gider ve birileri sürekli istismar eder.
    Selâm ve saygılarımla.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Rabbanî Âlimlere İttibâ yahut Sâdıklarla Beraber Olma Vakti

أعوذ بالله من الشيطان الرجيم بسم الله الرحمن الرحيم Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla. …

Kapat