Ana Sayfa / Yazarlar / Zaman ve Sonsuzluk 

Zaman ve Sonsuzluk 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Zaman ve sonsuzluk

Namaz içinde zaman kavramının hatta zamanın en çok geçtiği bir yaptırım. Beş vakit namaz anahtar kilit babından zaman ile iç içe. Namaz vakitleri de zaman kelimeleri ile anılıyor. Sabah namazı öğlen namazı  ikindi namazı gibi. Zaman değerlendirilmezse boş bir keyfiyet boşa gitti demek gibi. Namaz kılmayan adamın önünde zaman tren rayından hızla giden boş odalar gibi. Günde beş vakit zamanı mayalıyor. Mayalanan zaman ahirete ebediyet olarak intikal ediyor. Demek namaz zamanı bir anda ebediyet mührüyle  mühürlüyor. Namaz ebediyet demek, kul her gün müteaddid defalar zamanın içini namazla dolduruyor ve o giden namaz ebediyet olarak ahirete intikal ediyor. Namaz demek ebediyet demek. Yaşadığımız hayatın ahirete ebediyet olarak taşınması ancak namaz ile mümkün, diğer şeyler onun kadar ağırlıklı değil. Adeta zamanı büyük bir astronomik vaka olarak  hazırlayıp koyan, işte sana bir edebiyet uçağı, bin ve git. Namaz olmadan ebediyet olmaz. Dünya ve diğer gezegenler büyük bir tehalükle zamanı hazırlıyor bu kadar büyük bir azametli hayat birimi insanın önüne onu kıymetli bir şekilde namazla değerlendirmek için konuyor. Namaza koşmak hareket eden bir trene atlamak gibi. Namazla zaman bir anda demirden altına dönüşüyor. Ahirette altından trenleri gören mümin ne kadar mutlu, kaçıran ne kadar mutsuz.

Eyvah aldandık, şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. 

Namaz dünya hayatının sabitliğini  seyyal hale getiriyor ve ebediyet uçağı yapıyor. Namazı kaçıran veya  kılmayan neyi kaçırdığının farkında değil. Aklını kaçırmak daha hafif bir keyfiyet. Ama ahirette anlaşılır. İki rekat gece namazı dünya ve içindekilerden daha değerlidir, hükmü bunu doğruluyor.

Her bir namazın vakti mühim bir inkılab başı olduğu gibi azim bir tasarruf-ı ilahinin ayinesi ve ihsanat-ı ilahiyetin makesi. Namaz vakti yani zaman mühim bir inkılap başı, ne onlar kim bilir neler.. sen o inkılabın içindesin ama mahiyetini bilmiyorsun. Bediüzzaman özetliyor sadece açmıyor. Makam kaldırmaz Azim tasarruf ı ilahiyenin ayinesi bunlar da bize çok malum değil. Hz Peygamber secdeden uzun süre kalkmıyordu, gece namazında ayakları şişiyordu. Acaba neler görüyor ve neler yaşıyordu. Gece namazının ona çok sevdirildiğini söylüyor. Ya bize neden?

İhsanat-ı külliye-i ilahiyenin makesi. O anda külli ihsanlar insana yansıyor, bu galiba  cennet olsa gerek hem de cüzi değil külli… 

Zamanla ilgili olağan üstü değerlendirmeler yapar.

Nasıl ki haftalık bir saatin saniye ve dakika ve saat ve günlerini sayan  milleri birbirine bakarlar. Birbirinin misalidirler ve birbirinin hükmünü alırlar. Öyle de Cenab-ı Hakk‘ın bir saat-i kübrasi olan şu âlem-i dünyanın saniyesi hükmünde olan gece ve gündüz deveranı ve dakikaları sayan  seneler ve saatleri sayan tabakat-ı ömrü insan ve günleri sayan edvar-ı ömrü âlem birbirine bakarlar, birbirinin misalidirler ve birbirinin hükmündedirler ve biririni hatırlatırlar.

Zaman durağan ve statik bir kavram değil. Namazdaki zaman da  böyle iç içe verilmiş. Namaz zamanda seyahat olduğu gibi Kur’an’da da seyahat, çünkü okuduğu sürenin tarihi ve dini atmosferine gidiyor. Elemtereyi okurken Ebabil kuşlarına gidiyor. İnnâ a’tayna’da kevser suyuna.. Gerçek namaz büyük bir atmosfere dalış ve geri geliş. Yapabilenlere. 

Tanpınar zamanı bir bütün olarak algılamakta ve bu dünyanın karamsarlığını unutmak adına geniş bir “an” da var olan huzuru istemektedir. Huzurun zaman boyutuyla farklı yaşanabileceğini ifade eden şair, bu dörtlükte kendisini, iki dünyaya ait olamayan bir kişi olarak görmektedir. Bu yargıyı destekleyen ifadeler şiirde “ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında” dizeleriyle örneklenmiştir. Bu yönüyle onun şiiri, mekânla zamanın kaynaştığı bir şiir olarak değerlendirilmektedir soyut bir dünyada yaşanan “an”ın zaman ve mekân boyutuyla farklı yaşandığını ifade etmektedir. Zamanın dışına çıkmak değil de zamanın içine dalarak tanımladığı bu dünyaya ait olan bilgimizi; “bütünsel bir zaman” olarak vermektedir. Bu soyut tabloda su imgesinin gerçek yaşamla olan ilintisi kurulmuş ve suyun varlıksal olarak birkaç boyutta ele alınması gerektiğini ifade etmektedir (Demiralp 2001: 17). Zamana ve mekâna bağlı olarak suyun kendi boyutunda olduğunu, öte dünyaya açılan kapı olan “zaman”ın imge yönüyle şiirde örneklenmiştir. Tanpınar’ın yaşamayı istediği soyut dünyada somut dünyanın izleklerinin zaman ve mekân boyutlarıyla var olabileceğini..

Necip Fazıl da zaman 

Nedir zaman, nedir?
Bir su mu, bir kuş mu?
Nedir zaman, nedir?
İniş mi, yokuş mu?

Bir sese benziyor;
Arkanız hep zifir!
Bir sese benziyor;
Önünüz tüm kabir!

Belki de bir hırsız;
İzi, lekesi var.
Belki de bir hırsız;
O yok, gölgesi var.

Annesi azabın,
Sonsuzluk, şarkısı.
Annesi azabın,
Cinnetin tıpkısı.

İçimde bir nokta;
Dönüyor aleve.
İçimde bir nokta;
Beynimde bir güve.

Akrep ve yelkovan,
Varlığın nabzında.
Akrep ve yelkovan,
Yokluğun ağzında.

Zamanın çarkları,
Sizi yürütüyor!
Zamanın çarkları,
Beni öğütüyor.

Zaman her yerde ve
Her şeyin içinde.
Zaman her yerde ve
Acem’de ve Çin’de.

Kime kaçsam ondan;
Ha yakın, ha ırak?
Kime kaçsam ondan;
Ya sema, ya toprak…

(1936)

Bediüzzamanın zaman ile ilgili yorumları bir de  burada namazla iç içe bir zaman yorumları var. Tanpınar ve N F Kısakürek zamanı mücerred olarak anlatmışlar. Bediüzzaman ise ebedi zaman ile bağlantı kurmuş. Namazla zaman dünyevi zamanın içine girip ebediyete doğru gidiyor. İnsanı ebedileştirmek için namaz uçağı ile zamana binip sonsuzlaşıyor. Bediüzzaman sanatın felsefi kavranların ışığında anlatılmadı. Eflatundan günümüze felsefenin sanatın estetiğin bütün sorunlarıyla izah edici açıklayıcı zaman zaman suçlayıcı bir tavır izleyen odur ama talebeleri onu dünyaya açmadılar açamadılar. Bizim oğlan bina okur döner döner yine okur. öyle olsaydı daha büyük bir konum kazanırdı.

N F K’nın Tanpınar’ın ve Bediüzzaman’ın zaman görüşleri parelellikler ve farklılıklar gösteriyor karşılaştırmak büyük bir çaba gerektirir.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar
    Şevket Özsoy

    ZAMAN
    Zaman; nedir ki zaman?..
    Bir an bile hiç durmadan
    Nehir gibi çağlayan
    Şu âlemde var mı acep
    Ânı tekrar yaşayan?..
    Nehrin seyline* kapılmış
    Birlikte akar insan…

    Zaman zekâmızın algısı mıdır?
    Yoksa iç dünyamızda yankısı mıdır?
    Geçip gider kimse elde tutamaz
    Mevlâ’nın kuluna yazgısı mıdır?

    -Mevt’e yaklaşmanın kaygısı mıdır?-

    Ne zaman başladı zaman?
    Yer ve gökler birdi;”ratkan”*
    Zamandan münezzeh Sübhan
    Ayırdı gökleri arzdan
    Bir patlama, ilk hareket
    İlk an mıydı zaman o an?
    Uzay uzayıp gidiyor
    Halâ genişliyor mekân*

    Nedir zaman?..
    Dünyanın mihverinde dönmesi midir,
    Güneşi tavafın meyvesi midir?

    Ne ile ölçülür bir ân-ı seyyâle?
    Zaman olmasaydı eğer,
    dönmez miydi seyyâre?
    Kaç anlıktır bir atomun dönüşü,
    Kaç asırdır bir yıldızın
    gök yüzünde sönüşü?

    Mars’ta yaşasaydık eğer
    Kaç dakika bir gündü?
    Muhyiddin’in “Selâm”ı
    İşte artık göründü
    Sefer kılsak Vega’ya
    Gidebilmek mümkün mü?..
    ***
    Bir mübarek geceydi
    Sefer eyledi Nebî (SAV)
    Kutlu olan gece mi, sefer mi, Nebî miydi?
    Bu öyle bir sefer ki, davet ötelerdendi
    Zamandan ve mekândan münezzeh Rabb’indendi

    “Ve and’olsun zamana”
    Zamanın sahibiydi
    Mekânların Mâlik’i
    Âlemlerin Melîk’i

    Kâbe-Kudüs arası
    Tam bir aylık mesafe
    Gecenin bir ânında
    Mesâfe kat’edildi

    -zaman üstü bir haldi-

    Zamanın üzerinde
    Gökler ötesi yere
    Refref denen binitle
    Urûc eyledi Nebî (SAV)

    Uçsuz-bucaksız evren
    Bir gecede gezildi
    Yüz bin yıllık mesafe
    Saniyede geçildi

    Bir gün denilen zaman
    Hak katında bin yıldı
    Seferden döndü Nebî (SAV)
    Yatağı sıcacıktı.

    -Mesafeler katlandı
    Zaman bast-ı zamandı.-

    Gökler ötesi davet
    Zaman üstü seyahat
    İdrâkın mâverâsı*
    Hayret üstüne hayret!
    ***
    Kimine şöyle zaman
    Sonsuzluğa uzanan
    Kimine ‘tarfetü’l ayn’
    Gözün açıp yummadan

    Muhabbetli bir anda
    Sevdiğinin yanında
    Saat geçer bir an’da
    Oysa olsan zindanda
    Saatler prangada

    ‘İzâfî’ dedi Kindî
    Bizimki habersizdi
    Einstein dedi ‘rölativ’
    Yani ki ‘göreceli’

    Bazen bast’olur* zaman
    Genişler ‘kün’ emriyle
    Dürülür; tayy’olur* mekân
    Rabb’imizin izniyle

    Bu âlem ‘dâru’l hikmet’
    İki şeyden ibâret
    Her şey bunlarla olur
    Bil ki, madde ve müddet
    -ve her şeyde melekûtiyet-

    Ol deyince olduran
    Âlemleri dolduran
    Hikmet ile yaratmış
    Zamana sabır katmış

    Zaman beyaz bir sayfa
    İster yaz ister karala
    Hesabını sorarlar
    Emanettir unutma!..

    Derûnî sen de dahî
    Sabr’ile kulluk eyle
    Nefis ‘yeter’ dese de
    Sakın ola vazgeçme!
    Yüzü ak teslîm eyle
    Emaneti Rabb’ine
    Arındır mâsivâdan
    Gönlün pâk gir kabire
    Zaman seninle aksın
    Sonsuzluk ülkesinde…
    (İnşaallah)
    ———————————
    *seyl: sel,akıntı.
    *ratkan: bitişik.(ayet)
    *genişliyen mekân.(Enbiya,30)
    *mâverâ:öteler.
    *bast: genişleme.
    *tayy:dürülme.

    Şevket Özsoy/Derûnî
    (Yoruma açıktır)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Mübarek Üç Aylar Geliyor!

Üç Ayların Fazileti ve Kandiller  Yazar: Muhammed Fesih KAYA “Allahümme bâriklenâ fî Recebe ve Şa'bân …

Kapat