Öncelikle belirtmek gerekir ki zayıf hadis, mevzu hadis demek değildir.
Not: Zayıf hadis hakkında aşağıda bilgi verilmiştir.
***
Âlimlerin/muhaddislerin zayıf hadis rivayetlerine yer vermelerinin birçok hikmeti vardır.
Bu hikmetlerden birkaçını şöyle sırlamak mümkündür.
a) Alimler rivayet ettikleri zayıf hadislerin zayıf olduğunu belirtmek için rivayet etmişlerdir. Çünkü herkes bir hadisin zayıf olup olmadığını bilemez. Şifahi veya kitabi olarak bulduğu böyle bir hadisin sahih olduğunu düşünüp ona göre amel edebilir. Üstelik başkaları da şifahi veya kitabi olarak ondan bu rivayetin sahih olduğuna hükmedebilir. Üstünde “zayıf” damgasını görenler artık böyle yanlış bir bilgi tuzağına düşmezler.
b) Fezail-i a’malde zayıf hadislerle de amel edilebileceği hususu alimler arasında kabul gören bir prensiptir. Hadis alimleri, insanları bu sevaptan mahrum etmemek için bu rivayetleri de eserlerine almışlardır.
c) Her zayıf hadisin manasının yanlış olduğu anlamına gelmez. Yalnız bu bilginin Hz. Peygamberden gelip gelmediği konusunda tereddütler vardır. Alimler, manasını güzel gördükleri bu zayıf hadisleri yazmakla, o doğru manayı ders vermek istemişlerdir. Örneğin: “لولاك “, “كنت كنزا مخفيا” hadis rivayetleri, bu tür manası sahih olan fakat senedi bakımından zayıf olan rivayetlerdendir.
d) Senddeki ravi zincirinde yer alan bir/veya birkaç ravinin zayıf veya sika olduğu konusunda farklı değerlendirmeler de yapılmıştır. Söz konusu ravileri sika görenler hadisi sahih kabul ettikleri için, kabul etmeyenler de ilgili hadisin bu illetini ortaya koymak için eserlerinde yer vermişlerdir.
– Bu zayıf hadisleri kitaplardan kaldırırsak şu zararları olabilir:
a) Hadislere karşı çıkan kimselerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Onlar bu çalışmayı -hadislerin aleyhinde- koz olarak kullanacaklardır.
b) Farklı senetlerle gelen aynı hadisin bir varyantı sahih, diğeri zayıf olabilir. Bu hadisi -zayıftır diye- kaldırdığınızda sahih olan asıl hadis metnini de ortadan kaldırmış olursunuz. Bu ise dini bir musibettir.
c) Zayıf olduğu için İslam literatüründen kaldırılacak zayıf hadislerin içinde bulunan çok güzel ve pek doğru bilgiler de yok olup gidecektir.
d) Bir hadisin zayıf veya sahih olduğunu tespit etmek için, elimizde önceki alimlerin yazdıkları kitaplardan başka hiç bir kaynağımız yoktur. Ravilerin, senetlerin, rivayetlerin durumuyla ilgili çalışmalar çok önceden yapılmıştır.
Buhari ve Müslim başta olmak üzere, sahih hadisler külliyatı oluşturulmuştur.
Keza, zayıf, mevzu rivayetler için onlarca eser kaleme alınmıştır.
Bugün -eki kaynaklara bakmadan- tek bir ravinin durumunu ortaya koyamayız. Çünkü bu imkânsızdır.
Bu sebeple, sahih, hasen, zayıf, mevzu rivayetlerle ilgili malumat, hadis literatüründe yer alan kaynaklarda mevcuttur. ‘Amerika’yı yeniden keşfetmeye’ gerek var mı?
e) Bize göre en doğrusu, zayıf hadisleri yok etmek yerine, sahih hadisleri titiz bir çalışmayla, kolayca istifade edilecek bir tasnife tabi tutarak “sahih hadis ansiklopedisi” tarzında bir araya toplarsak, çoğu ehl-i tahkik olmayan bugünkü insanlarımıza çok daha güzel bir hizmet etmiş olacağız.
Sorularla İslamiyet
ZAYIF HADİS NE DEMEKTİR?
Hadislerin zayıf olması genelde iki sebepten kaynaklanmaktadır. Birincisi senette herhangi bir kesintinin olması, diğeri ise râvînin adalet ve zabt vasfıyla ilgili; (Yalan, Yalan söylemekle itham olunmak, Fısk, Cehalet, Bid’at; Çokça yanılmak, Gaflet, Vehim, Muhalefet (râvînin kendinden daha güvenilir birine muhalefet etmesi), Su-i hıfz, gibi ilk beşi adalet ikinci beşi zabt vasfına yönelik bir tenkidin bulunmasıdır.
Senetteki kopukluk yüzünden zayıf olan hadisler; Muallak, Mürsel, Müdelles, Munkatı, ve Mu’dal ismini alır.
Râvînin adalet vasfına yönelik tenkit yüzünden zayıf’ olan hadisler; Mevzu; Metruk, Münker, Şaz; zabt vasfına yönelik tenkit yüzünden zayıf olan hadisler ise; Münker, Muallel, Müdrec, Maklub, Muzdarib, Musahhaf, Muharref ve Şaz ismini alırlar.
Bazı fırkalar aksini söylemişse de peygambere yalan haber isnad etmenin küfürden sonra en büyük günah olduğunda şüphe yoktur. Böyle bir hadisi kabul etmek de şöyle dursun (uydurma/mevzu) olduğunu bile bile bunu açıklamadan rivâyet etmek bile kesinlikle haramdır. Zayıf hadislerin helal, haram, akaid ve ahkam ile ilgili olanları hariç, terğib, terhib ve amellerin faziletleri ile ilgili olanlarını zayıf olduklarını açıklamadan da rivâyet etmek câizdir. Ahmed b. Hanbel, Abdurrahman b. Mehdi ve Abdullah b. el-Mübarek gibi büyük imamların, amellerin faziletlerine dair hadislerin rivâyeti hususunda daha müsamahakâr davrandıkları bir vakıadır. Her ne kadar senedin zikredilmesi hadisin kıymetini ifâde etmekle eşdeğer kabul ediliyorsa da, konunun uzmanlarının iyice azalmış olması itibariyle bu kısmın bile zayıf olduğunu açıklamak suretiyle rivâyet etmek gerektiği ifâde edilmiştir.
Bu tür hadisler hiç rivâyet edilmeselerdi daha iyi olurdu gibi bir düşünce sadece iyi bir temenni olmaktan öte bir manâ ifade etmemektedir. Zira dinin tamamının rivâyet mahsûlü olduğu, hadis rivâyetinin de bu vakıanın bir parçası olduğu düşünülürse, beşerî farklılıklar da gözönünde bulundurulduğunda karşılaşılan sonuç bir sürpriz değildir. Hem bu hadisler rivâyet edilmiş ve eserlere de gelmiş durumdadır. Âlimlerin bunların ayıklanması hususunda büyük bir başarı sağladıkları bilinmektedir. Hadisi sened ve metin yönüyle inceleyen çeşitli konulara tahsis edilmiş geniş bir literatür meydana getirmişlerdir. Zayıf hadislerin tamamını literatürden çıkarmakla dini konulardaki birçok problemin kolayca hallolacağını düşünmek ilk anda makul bir düşünce gibi geliyorsa da bu rivâyetlerin Hz. Peygamber’e nisbetle zayıf olduklarında hiç şüphe olmamakla beraber ilgili oldukları döneme ya da râvîye ait bir çok tarihi bilgiyi (hem de sıhhatli bir biçimde) bize intikal ettirdikleri gözden uzak tutulmamalıdır. Hatta mevzû hadislerin bile kültürel değeri inkâr edilemez. Meselâ; Gıyas b. ibrahim isimli bir yalancı, Abbasi halifesi Mehdî’nin güvercin yarıştırdığını görünce, “Ok, deve, at, kuş yarışlarından başkası için ödül almak helal olmaz” hadisini “kuş” kelimesini ilâve ederek rivâyet etmiştir. Bu kelime dışında tamamı sahih olan bu hadisin “kuş” kelimesinin ilâvesiyle peygambere nisbet edilmesi ne kadar yalan ise, bu haberin Gıyas b. İbrahim’e nispeti de o kadar sahihtir. Bu da tarih ve kültür tarihi bakımından bu dönemde halifenin böyle bir işle meşgul olduğunu bize ulaştıran bir rivâyet olması itibariyle önem kazanmaktadır. Diğer zayıf ve mevzû rivâyetlerin de bu çerçeve dahilinde değerlendirilmesi yararlı olacaktır.
Zaten klasik ya da daha sonraki dönemlerde birçok âlimin bu gibi hadisleri rivâyet etmeleri şu gerekçelere dayandırılmıştır; 1. Zayıf hadisleri bilip tanımak, 2. Başka tarikten rivâyet edilen benzer hadisleri takviye etmek amacıyla itibar ve istişhad etmek, 3. Muhtemel değerlendirme hatalarından dolayı kaybedilmek istenmeyen bilgileri daha sonraki âlimlerin tetkikine sunmak, 4. Helâl, haram, ahkâm ve akaid ile ilgili konuların dışındaki amellerin faziletine dair terğib ve terhib ile ilgili zayıf hadislerin rivâyetinde gösterilen müsâmaha.
Dikkat edilmesi gereken bir husus da rivâyetlerin belirtilmesi için kaynaklarda kullanılan ifadelerin doğru anlaşılmasıdır. “Bu hadis zayıftır”, “Bu hadisin aslı yoktur”, “Bu hadisini bilmiyorum”, “Bu babta sahih hiç rivâyet yoktur” gibi ifadelerin başka araştırmaya gerek kalmadan hadis hakkında zayıf hükmünü vermeye yeterli olmadığı kesinlikle gözden uzak tutulmamalıdır. Zira, bu ifadeler o hadisin sahih başka bir tarikının olmadığı anlamını içermemektedir. Ancak bir hadis otoritesi “Bu hadis hiçbir sahih tarikle rivâyet edilmemiştir, “Bu hadisi isbat edecek hiçbir isnad yoktur,” veya sebebini açıklayarak “Bu hadis şu sebeple zayıftır” derse, o takdirde herhangi bir araştırmaya gerek kalmadan hadis hakkında zayıf hükmü verilebilir. Senedi hazfedilmek suretiyle rivâyet edilen bu tür hadislerde kesinlik (cezm) ifâdesi kullanılmayıp şüphe (edilgen, meçhul, temrız) sığası kullanılır. Bunun “….rivayet olunmuş”, “..naklolunmuş”, “…zikr olunmuş”, “…hikaye olunmuş”, “…söyleniyor”, “…rivayet olunuyor”, “…hikaye olunuyor”, “…isnad olunuyor”, ifadeleriyle Türkçeye yansıtılmasına da mutlaka titizlik gösterilmelidir.
Alimler arasında oldukça fazla tartışmalara vesile olan hatta bazılarınca re’ye tercih edilen zayıf hadislerle amel edilmesi konusunda üç temel görüş ileri sürülmüştür:
1. Zayıf hadisle hiçbir konuda asla amel edilmez, 2. Zayıf hadisle her konuda amel edilebilir, 3. Amellerin faziletleri ile ilgili konularda belli şartlara bağlı olarak amel edilir. Bu görüşü savunanların ileri sürdükleri şartlar; a. Hadis şiddetli bir zafiyet taşımamalıdır. Buna göre mevzu, metrük ve münker hadislerle kesinlikle amel edilemez. b. Kitab veya sünnetle sabit bir asla dayanmalıdır. c. Kendinden daha kuvvetli bir delile muhalif olmadığı gibi haber hakkındaki zayıflık kulak ardı edilip unutulmamalıdır.
Dün olduğu gibi bugün de taraftarları mevcut olan bu görüşlerden, birinci ve ikincisi biraz abartılı, amellerin faziletleri ile ilgili konularda şartlı kabulü savunanlar daha isabetli görünmekle beraber hadis teriminin tarih içinde geçirdiği evrelerden Tirmizî öncesi zayıf hadis ile Tirmizî sonrası terminolojik gelişmeyi dikkate almaları gerekmektedir. Zira Tirmizî öncesi dönemde zayıf hadisin kapsamında değerlendirilen merviyyâtın bir kısmı Tirmizî sonrası dönemde Hasen hadis ismiyle ayrı bir kategorik değerlendirmeye tâbi tutulmuştur. Aksi takdirde kaynaklardaki bilgileri kusursuz değerlendirmek imkânsız hale gelir ve ciddî bir takım hatalara düşmek kaçınılmaz olur (Zehebî, el-Mükıza, 33-54; Ahmed Muhammed Şakir, el-Bâisu’l-hasîs, 44-102; Ahmed Nâim, Mukaddime, 270-272; 282-349; Subhî es-Salih, Hadis İlimleri, (trc Prof. Dr. M. Yaş’ar Kandemir), 137-180; 225-236; Prof. Dr. İsmail L. Hakan, Hadis Usulû, 131-147; Ana hatlarıyla Hadis, 195-201; Prof. Dr. Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, 467-470).
Ali AKYÜZ
- Mevlid Kandili Hakkında - 14 Eylül 2024
- Mi’rac Gecesi Hakkında Yazılar, Bilgiler - 6 Şubat 2024
- Abdest İçin Uygun Bir Yer Bulamayan Kadın Teyemmüm Ederek Namazını Kılabilir mi? - 9 Ağustos 2023
- Kurban Kanını Başa/Alına, Arabaya, Eve Sürmek Doğru mudur? - 27 Haziran 2023
- Terviye ve Arefe Günü Yapılabilecek İbadetler Dualar; Sorularla Kurban İbadeti - 25 Haziran 2023
- Kurban ve Kurban Bayramı - 23 Haziran 2023
- Büyük Fırsat: Zilhicce’nin İlk On Günü; Leyali-i Aşere - 17 Haziran 2023
- Bi-iznillah (Allah’ın izniyle) Demek Şirk mi? - 1 Haziran 2023
- Rüşd ve Rüşd Yaşı - 6 Mayıs 2023
- Şevval Orucu Hakkında - 21 Nisan 2023