Ana Sayfa / Yazarlar / Zeki Alasya öldü / Prof. Dr. Himmet Uç

Zeki Alasya öldü / Prof. Dr. Himmet Uç

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Prof. Dr. Himmet Uç

Zeki Alasya öldü

Zeki Alasya öldü, çevresindeki insanların ölüme bakış açıları elbetteki farklı, ama bu toplum hepiniz biriz, kim kendini nasıl hissederse etsin,ölüm öyle bir matematiksel eşitliktir ki kabirde herkes aynı mahkemeye aynı hakime hesap verir, sizin ölümü algılayışınız, Allah’ı algılayışınız, ahiret karşısındaki tutumunuz ne olursa olsun kabirde herkes değişmez hakikatin karşısında boynu eğri, gözü yaşlıdır.Kimseyi mahkeme yargıcı olup yargılamayalım, hepimiz ama hepimiz, ilahi yargının önünde birbirine benzer duygular tavırlar sergileyeceğiz. Kimisi böyle olduğunu tahmin etmemiştim, ne kadar yanılmışım. Eyvah Allah’ım seni çok az hesaba katmışım, şimdi ben ne yapacağım. Kabrin arkası ne kadar vahşi sen yardım etmezsen ben yapabilirim ki. Sana biraz süremi vermişim aldanmışım, keşke daha çok verseydim, senin için kendim için daha çok gayret etseydim. Kosova’da ölen bir şehit akraban senin sorguna gözlemci olarak katılsa, ona mahkeme heyeti bak bu adam senin ailenden aziz aldanmışım. Bana yardım et ey aziz ata, atan heyete baktı tutulacak yardım edilecek bir durumu var mı, hayır efendim neresini tutsan çürük tahta. Dünyada kendinizi hesaba çekin diyor ulular, “ben bütün duygularımı ve meşguliyet alanlarını gözden geçirdim sağlam tarafım yok, ama ben kendimi çok sağlam telakki etmişim.” Çürük tahta gibi yaşa, sağlam zannet kendini kabrin arkasında hakikat ortaya çıksın, neylersin o zaman.

Cahit Sıtkı ölüm karşısında , Allah hakkında farklı telakkileri olan yakın dönemin şairi.i İnanmak ile inanmamak arasında gidip gelmiş. Allah’ı Beklerken şiirinde çaresizliğini iyi hissetmiş Allah’tan başka merci olmadığını görmüş. Bediüzzaman bütün tarihi, edebiyatı, sanatı, dini, siyaseti gözden geçirmiş en önemli eksiğin farkına varmış. Dünyayı ve Allah’ı, ölümü, ahireti algılamadaki yanlışlıkları. Bu yüzden bütün mesaisini onları ikameye ayırmış. Şiiri alıyorum, hep itikad penceresinden baktığımız Allah’a garibanlar nasıl bakmış, Allah’ım kıyamette mi bu Bediüzzaman’ın fikirleri sınıflara girecek.

Allah’ı Beklerken:

Bilirim ne yapsam hata

Yanlış attığım her adım

Ellerim elmadalında

Ademle Havva ecdadım

Belli ne birdir ne iki

Günahım başımdan aşkın

Yarab sen de bilirsin ki

Bir sen varsın bana yakın

Yaşaran gözlerime bak

Ben yalan söylemek bilmem

Herşeyim güneşe çıplak

Nedamet bende cehennem

Ben ne geceleyin yıldız

Ne kelebeğim gündüzün

Bana ben gibi riyasız

Yüzün gerek Yarab yüzün

Boş değil ettiğim niyaz

Halden bilmiyor kimseler

Dost mu düşman mı tanınmaz

Suda oynayan çehreler

Gitmekle bitmiyor umman

Suar azgın tekne delik

Ah bu dağlar, ah bu duman

Yolunu şaşırdı geyik

Gün yoktur geçsin tasasız

Geceler dersen kerbela

Sanırım her düşen yıldız

Göğsümden kopan vaveyla

Merhem tutmuyor yarada

Kırıldı kolum kanadım

Gençliğim gitti arada

Ah neden sonra anladım

Ben de senden gayri hasret

Değmez göz yaşı dökmeye

Meded büyük Allah meded

Kulunu saran geceye

Cahit Sıtkı o kadar farklı duygular hisseder ki ulvi mesailde, varlık, Allah ve ahiret temalarında, şiirilerinin her satırında Bediüzzaman’ın ne kadar haklı bir mücadelede olduğunu gösterir. Bizimkiler edebiyat okumazlar, halbuki yanlış doğru bütün edebiyat algıları bizim doğruları sunmamız için bir sermaye. Gerek felsefe, gerek batı ve kendi edebiyatımız Bediüzzaman’ın meselelerinin edebiyata girmiş bahisleri.

Allah’a dayanmamanın şaşkınlığını şu şiirde anlatır:

Şaşırdım kaldımnasıl atsam adım

Gün kasvet gece kasvet

Bulutlar sisler içinde bunaldım

Gök mavisine hasret

Olmuyor seni düşünmemek Tanrım

Ummamak senden meded

Suyun dibine vardı ayaklarım

Suyun dibinde zulmet

Kalmadı ümidin soluk ve cılız

Işığında bereket

Ve ölüm kapımda kişner sabırsız

Bir at oldu nihayet

Sanatkarın Ölümü

Gitti gelmez bahar yeli

Şarkılar yarıda kaldı

Bütün bahçeler kilitli

Anahtar Tanrı’da kaldı

Geldi çattı en son ölmek

Ne bir yemiş ne bir çiçek

Yanıyor güneşte petek

Bütün bal arıda kaldı

Dini bilinçli bir şekilde gündemden silenler ortaya Cahit Sıtkı gibi itikadlı bir ailede büyümüş ama daha sonra batı tesiri ile değerlerinin kaymetmiş ama değer aramaya düşmüş gariban tipler ortaya çıkmış.

Allah’a layıkı ile inanmayanların macerasıdır bu satırlar:

Çıngıraksız rehbersiz deve kervanı nasıl

İpekli mallarını kimseye göstermeden

Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl

Ömrüm öyle esrarlı geçecek ses vermeden

Bu garip şair bütün şiir ömrü ölüm anskiyetesi içinde geçmiş hiç onun korkusundan kurtulamamış:

Neylersin ölüm herkesin başında

Uyudun uyanamadın olacak

Kimbilir nerde nasıl kaç yaşında

Bir namazlık saltanatın olacak

Taht misali o musalla taşında

Yunus Emre bölüm ölüm kaygılarına şöyle son verir:

Ölümden ne korkarsın karkma edebi varsın

Yirmi dokuzuncu lemadan ikinci bab şuaların sonundadır, zehir panzehiri bir arada verir.

Beşinci nokta” insan şu mevcudatta kendisine düşman ve ecnebi tevehhüm ettiği veya ölüler yetimler gibi hayatsız perişan vehmettiği şeyleri nur-ı iman, ahbab ve kardeş sıfatı ile gösterir ve hayattar tesbihhan şeklinde irae eder. Yani gafletle bakan adam alemin mevcudatını düşman gib i muzır telakki ederek tevahhuş eder. Eşyayı ecnebiler gibi görür. Çünkü dalalet nazarında mazi ve istikbal zamanlarındaki eşya arasında uhuvvet kardeşlik rabıtası ve bağlanış yoktur. Ancak zamanı halde eşya arasında küçük cüzi bir alaka olur. Binaenaleyh ehli dalaletin yekdiğerine olan uhuvvetleri binler senelik uzun bir zamanda bir dakika kadar kısadır. “(Ş 754)

 

Siyaset ve ırkçı bakışlar Bediüzzaman’ı dar bir daireye hapsetti, biz onu herkese açamadık, halbuki i Üstad “ekmek su gibi” diyor eserlerine. Hani evlerin önüne damacanalar ile su poşet ile ekmek konur ya işte öyle bir ihtiyaç. Bakkalla müşteriler küskün mal ortada kalmış. Müşteriler susuz, bakkal kaygısız ne yapsam bilmem ki …

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Sana bir gün yetmez annem! / İsmail AKSOY

İsmail AKSOY Sana bir gün yetmez annem! Ey nur yüzlü, hayatı feyizli, cefakâr annem! Senin …

Kapat