“ZEVÂL-İ LEZZET ELEMDİR”
“Teessüfü dedirten, eski zamanın lezâizinin zeval ve firakından neş’et eden mânevî elemlerdir.
Çünkü zevâl-i lezzet elemdir.
Bazan muvakkat bir lezzet daimî elem verir.
Düşünmek ise o elemi deşiyor, teessüf akıtıyor.
Eski hayatında geçirdiği muvakkat âlâmın zevâlinden neş’et eden mânevî
ve daimî lezzet, “Elhamdü lillâh” dedirtir.” (2.Lem’a)
Kalbe teessüf veren, geçmişin güzelliklerinden, kıymet ve değer arzeden şeylerden uzaklaşmak, ayrılmak ve bitirmektir…
Bazen de geçici bir güzellik, kalıcı elemlere kapı açar; özgürlük, güzellik, sağlık ve gençlik gibi..
Gençlik sürekli olmadığı için, bu mevsimde işlenen hatalar,
insanın ahir ömründe ya vicdan azabı,
ya dostlarından sadakat yerine hıyanet görmek,
yalnız başına kalmak,
işlediği isyanlarıyla imanı zayıf düştüğünden
ölümden fazlasıyla korkmak,
sürekli tedirgin ve endişeli bir hayat sürmek gibi nice manevî elemlerle doludur!..
2. Söz’de;
“her hakiki hasenat gibi cesaretin dahi menbaının iman olduğu…” beyan edilir.
Buna göre, “iffet, namusluluk ve taat”in de kaynağı imandır.
Ve yine İman nurudur ki;
İnsana,
geçmişden ders aldırır,
yaşadığı sıkıntıların hikmetini gösterir, hayata anlam kazandırır.
Ve “Elhamdülillâh” dedirtir!…
“Çünkü, geçmiş her bir gün, musibet ise zahmeti gitmiş, rahatı kalmış;
elemi gitmiş, zevâlindeki lezzet kalmış; sıkıntısı geçmiş, sevabı kalmış.
Bundan şekvâ değil, belki mütelezzizâne şükretmek lâzım gelir.” (2.Lem’a)
Musibetle de olsa bir geçmişe sahip olmak, insan olmayı gerektirdiği gibi,
Geçmişin hatalarından temizlenmek istiğfarı,
nice zorluklarından, şimdi selamete çıkmak da şükretmeyi gerektirir!…
Hem geçmiş hem gelecek için Efendimizin (ﷺ) reçetevari dermanı ne kadar isabetlidir;
“Mallarınızı zekatla koruyun.
Hastalıklarınızı sadaka ile tedavi edin.
Belâ dalgalarına dua ve tazarru ile karşı koyun!..” (et-Tergib ve`t Terhib, c.1,s.520)
“Bu ubudiyete riyâ giremez, hâlistir.
Eğer sabretse, musibetin mükâfâtını düşünse,
şükretse, o vakit herbir saati bir gün ibadet hükmüne geçer.
Kısacık ömrü uzun bir ömür olur. Hattâ bir kısmı var ki,
bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçer!..”
“Bu fıtrî hâletle beraber,
musibetlerin neticesi olan sevap ve mükâfât-ı uhreviye
ve kısa ömrü musibet vasıtasıyla uzun bir ömür hükmüne geçmesini düşünse,
sabırdan ziyade, şükreder,” (2.Lem’a)
Hâsılı;
Ve bütün kalbiyle, belki uzun bir ömürde kazanamayacağı
İMAN KEMÂLATINI,
kısa bir musibet anın da idrak ettirdiği için,
ve
KISA ÖMRÜN BEREKETLİ UHREVİ KAZANCINI
tahsil ettirdiği için,
kuluna en güzel şekilde TERBİYE VE TALİMle
TEKELLÜMÜ ihsan Ettiği için,
insanın ve Alemlerin Rabbi’ne büyük bir şükranla; “Elhamdü lillâh” demeli!..
- Hayranlıkla Dinlediler ve İtaat Ettiler!.. - 18 Eylül 2024
- ‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ - 14 Eylül 2024
- Eğer Allah Dileseydi Ne (biz) Şirk Koşardık, Ne de Atalarımız!..” - 11 Eylül 2024
- “Canımı Müslüman Olarak Al ve Beni Sâlih Kimseler Arasına Kat !” - 10 Eylül 2024
- Şehadette Niçin Hem Abduhu Hem Rasûluhü Diyoruz? - 2 Eylül 2024
- İttihad-ı İslâm’ı Israrla Önemsememek… - 30 Ağustos 2024
- Allah’ın Lûtfu ve Rahmetiyle, Ferahlasınlar… - 27 Ağustos 2024
- Sırf Allah ve Resûlü, Fazlından Kendilerini Zengin Etti Diye İntikam Almaya Kalktılar - 18 Ağustos 2024
- “Kader Bizi Böyle Bağlamış…” - 9 Ağustos 2024
- “Bir de Takvâ Elbisesi ki…” - 3 Ağustos 2024