Ana Sayfa / Yazarlar / Ziya Gökalp ve Bediüzzaman / Himmet UÇ

Ziya Gökalp ve Bediüzzaman / Himmet UÇ

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Süleyman Nazif İstanbul’daki evine gider, üzgündür. Babası uzun yıllar valilikler yapmış Said Paşa; “Neden üzgünsün Süleyman?” der. “Baba bugün Namık Kemal öldü” der. Babası; “millet dedi, millet dedi, millet dedi” gitti diyerek onun hayatını özetler. Nâmık Kemal milleti diriltmek için çabalamıştır.
Gayretine saygı duyulur ama hareket noktası maksadını elde etmeye yetmemiştir. Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imhayı hürriyet, çalış idraki kaldır muktedirsen âdemiyetten” der. Hürriyet iman ile hürriyet olabilir. “adi bir esir ve başıbozuktur” imanın denetimimde olmayan insan iradesi ve aklı. İnsanın terakkisindeki üç itici güç olan akıl, şehvet ve gazap ancak iman ile terbiye edilmiş irade sayesinde insanı büyük gayelere taşıyabilir. Yoksa imanın denetiminde olmayan irade üç büyük at veya köpeğin saldırısından kendini kurtaramaz. Aklı evreni ve kendini yorumlayamaz, şehveti kendini en büyük enerji deposunu kontrol edemez erken düşünceden ve enerjiden düşer. Bütün başarıların arkasında libidanal denilen bütün heveslerin kaynağını denetlemek yatar. Freud onu denetleyen peygamber olur, aziz olur, evliya olur der. Bu yüzden onun hayatında ikinci bir kadın yoktur, neredeyse biseksüeldir.

Necip Fazıl, iradesinin nasıl önceki döneminde dağınık olduğunu anlatır. Aynalar yolumu kesti şiirinde. Hürriyetinin nasıl perişan olduğunu bu şiir anlatır:
Aynalar bakmayın yüzüme dik dik
İşte yakalandık kelepçelendik
Çıktınız umulmaz anda karşıma
Başımın tokmağı indi başıma
Suratımda her suç ayrı bir imza
Benmişim kendime en büyük ceza
Ey dipsiz berraklık ulvi mahkeme
Acı hapsettiğin sefil gölgeme
Nur topu günlerin kadına girdim
Kutsi emaneti yedim bitirdim
Doğmaz güneşlere bağlandı vade
Dişlerinde köpek nefsin irade
Günah günah hasat yerinde demet
Merhamet suçumdan aşkın merhamet
Olur mu dünyaya indirsem kepenk
Gözyaşı döksem Nuh tufanına denk
Çıkamam aynalar aynalar zindan
Bakamam aynada aynada vicdan
Benin beklemeyin o bir hevesti
Gelemem aynalar yolumu kesti

NFK

Şiir şairin hürriyetinin arzularının ve köpek nefsin dişleri arasındaki iradesi ile zayi olduğunu anlatır. Köpek nefistir, irade onun dişleri arasında olursa o insan nereye gider. Dünyası dolu. Bugünkü eğitim iradesi köpek nefsinin elinde olan insanlarla dolu. İlim maskesi altında köpek nefislerin elinde kalmış insanlık, veya öğrencilik.
Şair günah ve suçlarının azabı ile muazzebdir. Aynaya bakamaz çünkü ayna ulvi mahkemedir, ona sürekli suçlayıcı nazarlar atfeder.

İradesizlik o kadar günah işlemiştir ki Nuh tufanı kadar göz yaşı dökse yine affı zordur. Hatta dükkanın hayatın kepengini kapatmak dahi ister.Andre jid Dorion Gray’ın Portresi romanında bir aynaya bakar, günah işledikçe aynadaki yüzü siyahlanır ve bir gün aynayı kırar kendini de kırar, ölür. Onun saf halinden alıp günah işlemeye alıştıran adamı da öldürür. Çok sembolik bir irade hikayesidir.

Arvasi hazretlerini görünce yakalanmış kelepçelenmiştir, bu yüzden aynaların ona dik dik bakmasından rahatsızdır. Çünkü dik bakmak suçlamak suçlusun demektir. Tam Necip Fazıl’a yakışan bir deha şiiri hepsi demonik ve apokaliptik. Bediüzzaman onun geleceğini hissedince bir sandalye getirilmesini ister , Necip Fazıl yerde oturamayabilir. Altını kadrini sarraflar bilir, sarraf olmayan ne bilir.
Şair kudsi emaneti yemiş bitirmiştir, nur topu günlerin kanına girmiş yani yerinde sarf etmemiştir ömrünü , ömrünün kanına girmiştir. Kana girmek nedir yersiz kullanmak. Ne imajlar değil mi. İnsan güzelden anlamalı değil mi?
Bediüzzaman milleti diriltmek için millet kavramı üzerinde değil di n üzerinden hareket eder. Çünkü milleti diriltmek ve ona çekidüzen vermek din ile olur. Millet topraksa din betondur, toprağı şekillendiren çimentodur. İslam’dan önceki Türk devletleri uzun ömürlü olmamıştır, çok kısa sürelerle gelip gitmişlerdir, ama Selçuklu ve Osmanlı Türkün iradesini İslam’ın terbiyesi ile güçlendirmiş devlette yüzyıllarca devam etmiştir. Din ‘in milliyeti iradeli hale getiren yapısı son dönemde değişince yine zevklerinin mahkumu menfaatlerinin mahkumu bir nesil ortaya çıkmıştır. Ne mutlu Türküm diyene bir söz olarak kalmış Türk milleti toparlanamamıştır. Kur’an, cami ve millet üçlüsü bozulmuş ezanı yasak edilen din nerede kendini toparlasın. İşte bütün bunlar Ziya Gökalp’in felsefesinin tutarsızlığından ileri gelmiştir.

Din hayatın hayatı hem nuru hem esası ihyayı din ile olur bu milletin ihyası bak milletin ihyası dinin ihyasıdır. Dini ihya etmeye çalışma nedeni bu yüzdendir. İhyayı din ihyayı millettir der, burada bütün yüz elli yıllık milleti diriltme felsefesinin yersizliğini anlatır. Hani Vefik Paşa, Süleyman Paşa, Namık Kemal, Halide Edip, Yakup Kadri, Nutuk falan filan arkalarından giden var mı yok neden çünkü millet böyle diriltilmez.
Bediüzzaman’ın diriliş felsefesi yapılmadı ki , Diriliş Erganili şairin elinde kaldı o da merdümgiriz, dışarı çıksa belki birileri dirilirdi. Bediüzzaman millet demeden dinden milleti ihya etmeye gayret etti, herkesten çok başardı. Ama milletten hareket edenler dine gelemediler, din de ortada millet de. Ziya Gökalp’in üsdadları Alman filozof ve sosyologları onlarla ne olur ki.. Ama şunu diyelim; Alman idealizmi yine dinden hareket etti. Üç büyük Frederik Alman düşüncesini yenilediler ama babaları yüksek düzeyde Hristiyan’dı. Yani onlar da Alman düşüncesini ırktan değil yine dinden hareketle canlandırdılar ama bize yansıyan başka.
Yavuz, Türkleri de Kürtleri de diğer akvam-ı Müslime’yi de hilafet bayrağı altında Türk’ün önderliğinde toparladı, ama aşağı Türk yukarı Türk demedi, çünkü sloganlarla millet dirilmez. Bediüzzaman işte böyle bir adam; Türk ve Kürt demeden ırk felsefesi yapmadan bu iki büyük Anadolu ortağını bir araya getirmeye gayret etti, onun dışında hangi reçete denendi ki …

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Varlıkla da Yoklukla da Deneniyoruz…

Allah-u Teâlâ, hangileri daha güzel amel edecek diye, âdemoğlunu yaratıp, çeşitli şekillerle denemeyi, sınav etmeyi …

Kapat